Cevapla 
 
Değerlendir:
  • 1 Oy - 5 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ulaşım Dünyası Günün konusu...
05/03/2008, 08:24 PM
Mesaj: #1
Ulaşım Dünyası Günün konusu...
Şehirler arası otobüslerle ilgili olarak gündemde olan iyi ve kötü haberleri,problemleri,çözümleri,yapılanları ve yapılması gerekenleri bu başlıkta paylaşacağız.

Dileyen bütün arkadaşlarım bu başlık altında çok kısa ya da insanları bıktıracak kadar çok uzun olmamak ve yazım kaidelerine uymak kaydıyla kendince önemli olan hususları yazabilir.Yazdıklarını üyelerin tartışmalarına açabilir.Özellikle genç arkadaşlarım bizler gibi değiller.Çağımızdaki hızlı yaşantı ve iletişim sonucu çok güzel fikir ve çözümler üretebilirler.

Haydi bakalım,açılış benden devamı da sizlerden.


ESKİLERDEN BİR BİREYSEL OTOBÜSCÜLÜK HİKAYESİ


1960 ların sonlarında benim tanıdığım bir İbrahim amca vardı.Tarımla uğraşırdı.Bir sene domates ektiyse o sene domates beş para etmez yan tarladaki arkadaşının ektiği soğan altın gibi kıymetlenir bizim İbrahim amca saçını başını yolardı.Çoğunlukla ektiği üründen zarar eder,hep keseden yerdi.Çok güzel bir Fiat 480 model traktörü vardı.Hatta o yıllarda üniversite diplomasından bile kıymetli olan belediyeden alınma ağır vasıta ehliyeti bile olduğu söylenirdi.Traktörü kullanışını görenler ona tarla işlerini bırakıp bir yere şoför olarak girmesini söyleseler de "ben kimsenin yanında çalışmam" diyerek kestirip atardı.

Bir sezon daha domates ekerek şansını deneyip de domateslerini salça fabrikaları bile almayınca kızarak tarlasını ve çok sevdiği Fiat traktörünü satarak TM 135 modeli bir BMC kamyonu ile nakliye sektörüne girdi.İlk işlerinde sadece Tavşanlı'dan,Soma'dan linyit kömürü getirip götürdü.Bu işi diğer kamyoncular tozu toprağı dolayısıyla sevmezlerdi. Bu işlerden güzel paralar kazandı.Kamyonu yepyeni bir TM 140 ile değiştirdi.Bu defa kömür işi değil ambarlara taşıma işine girişti.Ama kamyonculuk değil,yollarda gördüğü gibi otobüscülük yapmak istiyordu.

140 BMC ile de güzel paralar kazandı.Hatta ilkokulu bitiren oğlunu da okula göndermeyip yanına muavin aldı.Uzun yollarda onun sohbeti ile,yardımları ile daha çabuk yolları bitiriyordu.

70 li yıllara geldiğinde piyasaya çıkan O302 ortalığı kasıp kavuruyordu.BMC'nin içerisinde kısa boyundan ötürü direksiyon çatalının arasından bakarak arabayı kullanmaya uğraşan oğlu bile otobüs istiyordu.Aslında İbrahim amcanın da gönlünde yatan aslan O302 idi.Ama biraz daha BMC de çabalaması gerekiyordu.

O yıllarda Gazanfer Bilge'de çalışan bir arkadaşının aniden rahatsızlanması sonucu kendisinden otobüsü ile 2 gün çalışmasını istemesi İbrahim amcanın sonunu hazırladı.İki gün bitip 1970 model O302 otobüsü sahibine teslim ettiğinde kararını vermişti,ilk fırsatta bir otobüs alacaktı.

BMC kamyonuna müşteri aranmaya başladı.Ayrıca elindeki bir kaç parça arsayı da satılığa çıkartarak eline geçen paralarla vadeli bir O302 sahibi oldu.Bir sürü firma değiştirerek 1980 lerin ortalarına kadar aldığı bu otobüsle Ankara-İstanbul yolunu adeta ezberledi.Ve çok güzel paralar kazandı.Kazandığı paraları ise otobüse değil yine satarak otobüs aldığı arsa ve tarlalara yatırdı.Bu arada oğlu da yetişmişti.Artık baba oğul çalışıyorlar ve parayı tamamen ellerinde tutuyorlardı.

1986 yılında emektar O302 büyük ümitlerle satıldı.V6 O302S birikmişlerden peşin para alındı.Daha araba iki yıllık olmuştu ki V8 piyasaya girdi.Acilen V6 satılıp V8 e vadeli dönüldü.İbrahim amca V8 i çok sevmesine rağmen borcunu ödemekte zorlandı.Peşinden çift katlılar,O304,Maraton derken bu furyalara ayak uyduramayan İbrahim amca son olarak ele geçirdiği borçlu O304 otobüsünü zor bela vadeli olarak sattı ve bu piyasaya sadece yolcu olarak girmeye karar verdi.Tarlanın başına geri döndü.

Oğlu ise otobüs minderine kıçı değdiği için bu işten vaz geçemedi,yıllarca başkalarının otobüslerinde kaptanlık yaptı.Babasından aldığı feyzle bir otobüsün dahi aynasını diğerine değdirmedi.Ama maalesef şoför maaşlarının durumu ve evden uzak durmanın zorluğu ile o da soğan tarlasının başına dönmek zorunda kaldı.

İbrahim amca 5 yıl önce rahmetli olana dek O403 alma ve tekrar geri dönme hayalleriyle yaşadı.Oğlu zaman zaman da olsa O403 e hükmetse de şimdilerde sadece eski Anadol kamyonetiyle geziyor.

İşte sizlere eskilerden bir bireysel otobüscü hikayesi.Şimdilerde de durum çok farklı değil.Yeni durumları da önümüzdeki günlerde paylaşacağız.


Herkese selamlar...

Herkese Selamlar...

Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
magazinulasim@yahoo.com
Tüm Mesajlarını Bul
Alıntı Yaparak Cevapla
08/03/2008, 01:41 AM
Mesaj: #2
Re: Günün konusu...
Aslında bu yukarıda anlattığım yaşanmış hikaye ile şu son yıllardaki durum çok farklı değil.

Özellikle uzun soluklu model olan O403 ün bitirilip yeniden hortlatılan aslı eski Travego otobüsünün piyasaya girmesi Mercedes-Benz'in daha pahalı bir otobüsle daha çok kar hesaplamalarını da boşa çıkarmıştır bence.Çünkü piyasadaki tekelci hakimiyeti kırılarak diğer markaların da kısmen de olsa kendilerine yer edinmesini kendi elleriyle hazırlamışlardır.Ucuz model Tourismo da beklenen talebi görmemiştir.

Evvelce S 2000 modeli ile küçük firmlarda tutunmaya çalışan MAN otobüsü Fortuna ile pek çok köklü firmada yerini almıştır.

Neoplanlar konusunda olumsuz düşünceler yeni yeni oluşmaya başlasa da epey bir zaman prestijlerini korumuşlardır.

Setra'nın da durumu malum.Bizim sitede ve diğer sitelerde dolaşan haberlere bakılırsa yeni bir çift katlı Setra furyası Metro ile geliyor.

İşte bu çeşitlilik içerisinde "ben bu işe bireysel olarak atılıp para kazanacağım"diyebilmek çok çok zor.Bunda bir taraftan başlatılan "ucuz hava yolu ulaşımı" ve "hızlı tren" projelerinin de etkileri sözkonusudur.

Zaten ilerleyen yıllarda otobüse olan ilginin bu iki faktör sayesinde azalacağı da gerçektir.Zaman içerisinde bizler kabullenmesek de yolcu taşımacılığı daha rahat,hızlı ve emniyetli olan demiryolu ve uçağa doğru yumuşak bir geçiş yaparak otobüsle yolcu taşımacılığını tarihin sayfalarına gömecektir.

İşin doğrusu da bu mu olur acaba,o da tartışılabilir.Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz,sizlerden de fikirlerinizi bekliyoruz.

Herkese selamlar...

Herkese Selamlar...

Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
magazinulasim@yahoo.com
Tüm Mesajlarını Bul
Alıntı Yaparak Cevapla
08/03/2008, 12:10 PM
Mesaj: #3
Re: Günün konusu...
Sevgili üstadım Bahsettiğiniz üzere havayolu ve dedemiryolu ulaşımının yavaş yavaş gelişmesi otobüs yolcusunu azaltıcak ve buda bence sektörde calışan küçük çaplı firmaların kapanmasına neden olur örneğin 25 civarı otobüsü olan firmaların kapanmasına neden olur.Otobüs firmalarının birleşmesine neden olur zaten birkaç örneği var Ayrıcada bireysel otobüsçülüğede çok ağır bir darbe vurucak her ne kadar 2007 setran olsade şirket en iyi sıraya kendi setrasını koyucak bu her zaman böyledir.Olumsuz gibi gözüküyor aslında yukarıda yazdığım sonuçlar ama halbuki bu bu sektörü profesynelleşiyor.Bence herzaman otobüs sektörü ayakta kalır geçmişimizden kalan bir alışkanlık arabamız yoksa ne zaman yolculuk desek aklımıza hemen otobüs gelir Big Grin
Alıntı Yaparak Cevapla
08/03/2008, 07:44 PM
Mesaj: #4
Re: Günün konusu...
Bizler (genel olarak) malesef konuşarak çalışıyoruz.daha doğrusu çalışmıyoruz,konuşuyoruz..

Bizde kurallar ve kanunlar -cezalar iş yapmak için değil malesef engellemek için.

Geçenlerde tanıştığım bir şehirlerarası otobüs şoförü bu tip sorunlardan dolayı uluslararası taşımacılık (TIR) yapan bir firmaya geçeceğini söyledi.Pasaport ve sağlıkla ilgili evraklarını hazırlamaya çalıştığını söyledi..
Alıntı Yaparak Cevapla
17/03/2008, 03:25 PM
Mesaj: #5
Re: Günün konusu...
Kemal üstadın anlattığı öykü ne kadar da ibret verici ve sektörün ve ülkenin durumu hakkında da ne kadar büyük ip uçları veriyor.

Siyasetin sürekli zigzaglar çizdiği,ahlaki konuların gözardı edildiği,insanların zihninde faiz,döviz kurları ve borsadaki yükselişler-düşüşler gibi maddiyata yönelik meselelerden başka bir şey bulunmayan şu günlerde bu tür vak'alara da rastlamamız gayet doğal.

Geçmiş olsun Kemal üstad.Emeğinin hakkını alamayışın bir tarafa esas sorun iyi niyetinin suistimal edilmesi ve kandırılmış olmakta.Ama yine de bu tip bir insandan kurtulmuş olman bile senin için büyük kazanç.

Herkese Selamlar...

Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
magazinulasim@yahoo.com
Tüm Mesajlarını Bul
Alıntı Yaparak Cevapla
03/04/2008, 06:15 PM
Mesaj: #6
Re: Günün konusu...
Bu konuyu bilenler bilir,daha önceden de Wow?da bahsetmiştim.Nostalji konularına ve O302 ye meraklıyız ya,evvelki yıl bir arkadaşımla birlikte orijinal bir O302 toplayıp,muaviniyle,şişe suyuyla,kıyafetleri,akla gelebilecek bütün karakteristik özellikleri ile ve hatta yolcuya karşı davranış biçimleriyle eskiyi aratmayacak haftada birkaç gün Ankara-İstanbul-Ankara yapacak nostaljik bir tur için kolları sıvamıştık.

Araba Ankara?da eski AŞOT karşısındaki boş alandan ya da yine eski Beyazsaray Oteli ( O da şimdi Varlık Şefkaetevi oldu) önünden hareket edecek,hiç otobana girmeden Kargasekmez , Azaphane ,Akyarma , Yeniçağa üzerinden Bolu Dağı?na çıkacak; buradan da yine eski yolu takiben Düzce , Hendek ,Adapazarı ,İzmit üzeri Harem?e inecek ve arabalı vapurla Sirkeci-Topkapı istikametine geçerek Topkapı ?da yolculuğu noktalıyacaktı.Dönüş ise tersi güzergahla yapılacak yol üzerinde eskiden kaldığını bildiğimiz Düzce Öztürkler,Olimpiyat,Türkseven vb. bir tesiste de mola verilecekti.Bu konuyu tur organizasyonuyla uğraşan birkaç arkadaşımıza da anlattık,onlar da olabilir şeklinde destek verdiler.

Bunun üzerine ilk iş olarak arkadaşımla birlikte O302 aramaya başladık.Ankara?da düzgün bir şey bulamadık.Bulduklarımız da orijinaliteyi tamamen yitirdiklerinden bizim işimize gelmedi.Kırıkkale?de çok temiz bir tane var dediler,atlayıp gittik.Baktık ki yaramaz.Eskişehir?de üç dört tane var dediler.Gittik ki hepsi turşu.Bursa?ya, Balıkesir?e,İzmir?e ve son olarak da İstanbul?a baktık.Ancak ikimizin de aklına yatan hiçbir araba olmadı.Araba yok değil, var ;ancak herkes kendisine göre abuk subuk tadilatlar yapmış, bundan önemlisi de diri bir araba yok.Hepsi ya takla,ya perende ya da kafa kafaya tokuşma gibi sirk numaralarını yapmış arabalar.Aksesuarlar da çok ilginç.Birisi tavan lambalarını 2000 sonrası O403 ler gibi taktırmış,gösterge tablosunu V8 gibi yapmış.Kimisi arkadan koltuk söktürüp bir acayip yerler yapmış.Kranklar bitik,motorlar özelliğini kaybetmiş.Paraları bir para değil,en babası 8-9000 YTL ama bize uyan bir şey yok.

Arkadaşımın aklına burada resmi daireden çıkma bir araba yatar gibi oldu ama onun da cacık taraflarını ben ona gösterince bana kızdı.? Seninle bir şey alınmaz? diye de sitem etti.Onu da belediye tipi bir otobüse sanayide akılları sıra koridor atarak yolcu tipine çevirmişlerdi, koltukların bile biri diğerine benzemiyordu ve her yeri aksıyordu.Uzun lafın kısası onca yer gezindik ama bir şey bulamadık.Bir de muhasebeci bir arkadaşımız mali ve vergi yönünden aklımızı bulandırınca bir yaz boyu gezdiğimiz ve fikir edindiğimiz yanımıza kar kaldı.Biz işten vazgeçtik.

Geçen Pazar günü Hayvanat Bahçesi otoparkında İstanbul plakalı bir O302 gördüm.Krem rengi zemin üzerine orijinal bayrak rengi kırmızı kuşak desenli,bütün yan camları sürgülü,çift kanatlı havalı kapılı bir araba.Aslında macunlu yerleri de, çamurluk kenarlarında ufaktan çürükleri de,ön camlarda çatlakları da var.Hatta arka sağ köşede geri manevrada aynadan fark edilemeyip de ezilmiş küçük bir vuruk da var.Ama araba daha uzaktan insanın yüzüne gülüyor.Gezi için gelmiş.Gezi için bu arabayı tercih edenleri de aslında tebrik etmek lazım ama o ayrı bir konu.

Ön kapısı açıktı.Göstergeler,bir kaçı çatlak olsa da düğmeler,vites kolu,vites körüğü herşey bizim bir yaz aradığımız gibi.Kurmalı el freni arabanın kuru hava oluşu sebebiyle iptal olmuş.Pedal lastiklerine kadar herşey duruyor.Benim meraklandığımı gören genç kaptanı yanıma geldi.Onun anlattıklarına göre araba 1980 modelmiş. İstanbul ?da bu da resmi dairede imiş.Ancak yolcu tipiymiş.Sadece yakın mesafeye memurları götürüp getirmiş.O yüzden ilk alındığında kilometresi de bizim Adil kaptan?ın Travegosu gibiymiş.İhaleyle devletten satın alanlar bu gençlere devretmişler.Onlar da iki yıldır tekstil fabrikalarına işçi taşıyorlarmış.Boş kalınca da bu tür gezilere ucuz yollu insan taşıyorlarmış.Bu otobüsle bir defa geziye gidenler mutlaka daha sonra bir bahaneyle başka geziler icad ediyorlarmış.İlk aldıklarında ihale için parkta epey yattığından dolayı bazı sıkıntılar yaşamışlar.Ancak daha sonra onları hiç üzmemiş.

Yanımda resim çekecek bir telefon bile yoktu.Aslında burada resimlerini sizlere göstermeyi çok isterdim.Hatta otopark içerisinde küçük bir deneme turu bile yaparak çok güzel bir nostalji yaşamış oldum.Direksiyondan inip kaptanla vedalaştıktan sonra benim Serçedes?e bindiğimde heyecandan dizlerimin titrediğini hissettim.Keşke o yaz böylesine güzel bir araba yakalayabilseydik diye de biraz hayıflandım.İşin ilginç yanı arabanın plakasını bile almadım.Sadece cam önündeki plakada ?XXXL Teks fabrika servisi? gibi bir laf yazdığını hatırlıyorum.

Bu gün sizler için olmasa da benim için önemli bir konu olduğu için bu konuyu ?Günün Konusu? yaptım.Varsa nostaljik tur işi yapmak isteyenlere de duyurulur.Daha önceki bireysel otobüscülük konusunda değindiğimiz gibi ;o iş biraz zor.

Herkese selamlar...

Herkese Selamlar...

Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
magazinulasim@yahoo.com
Tüm Mesajlarını Bul
Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »
Cevapla 


Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir

İletişim | MagazinUlasim.Com | Yukarıya dön | İçeriğe Dön | Hafif Sürüm | RSS