Cevapla 
 
Değerlendir:
  • 1 Oy - 5 Yüzde
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Türkiyeden Büssing Hikayesi
30/04/2008, 08:31 PM
Mesaj: #1
Türkiyeden Büssing Hikayesi
Babadağ Yokuşunda Yorgun Bir Bussing?imiz Vardı...
[Resim: buss3.jpg]
[Resim: buess_logo.gif]

Bazı eşyalar vardır, satın alınır, kullanılır, B zamanı dolunca bir kenara atılıp yok olurlar. Ancak bunların içinde öyleleri olur ki varlıklarını sürdürürken saygınlık kazanır, nam bırakırlar ve gönüllerden hiç çıkmazlar. Kullanılamaz hale gelseler bile onunla bir şeyleri paylaşmış olan insanların yüreklerinde, beyinlerinde hep kalırlar. İşte Babadağ yollarının Fatihi Bussing de öyledir.

Bussing, Babadağ?ın sembolüdür. Bir zamanlar Babadağ?a gitmek denilince akla Bussing, Bussing denilince akla Babadağ gelirdi.

Bussing, 1954 yılı başında çok pratik ve çok çalışkan oluşundan dolayı kendisine ?Ateş Ahmet? denilen Şerif Ahmet Kurban tarafından İzmir?den getirilip 1972 yılına kadar tam 18 yıl Babadağlılara hizmet vermiş, insanların yüklerini, hastalarını, telaşlarını, heyecanlarını, umutlarını, sevdalarını taşımış şehirlerarası bir yolcu otobüsüdür. Üzerinde krem rengi jet işareti çizili, önünde motorunu saklayan iki metre uzunluğunda kocaman bir burnu, 8 metre kadar gövdesi ile bir güzel emektardır o. B
Mazotlu, dört kapılı, 1953 model, Alman malıdır. Hem göğüslüğünde gaz kolu, hem gaz pedalı bulunan araba, o günün parası ile 48 bin liraya satın alınmıştır. Motoru o kadar sağlamdır ki Babadağ?ın çileli yollarında on yıl çalışınca Almanlar bir ikincisini hediye ederler.

Rengi kırmızı, plaka numarası önce BABADAĞ 120, daha sonra DENİZLİ 0 80 031 en sonra da 20 AC 057 olan Bussing, hiç kaza yapmamıştır. Bir defa freni patlamış, bunda da çok şükür bir zarar meydana gelmemiştir. Şoförleri , Kurban Osman, sonra Orhan Kurban, daha sonra da (Ovalı) Ahmet Hancı?dır. Muavinliğini ise kirlenmesin diye gömlek yakasının içine yerleştirdikleri mendili hızlı bir el hareketiyle çıkarıp çalışmanın ve sıcağın etkisiyle damlayan terlerini sildiklerini unutmadığımız Ovalı AHMET, Yusu MEHMET ALİ, Ashap NAFİZ, Oduncu MUSTAFA, (kendilerinden bilgi aldığım) (GOMER) NİYAZİ ve Hayta Ömer?in oğlu Hacı AHMET yapmıştır.
[Resim: buss4.jpg]
10 metre uzunluğundaki bu koca otobüsün içindeki oturak denilen yolcu koltukları, sağlı sollu üçerli olarak sıralanmıştır. Yani bir sırada altı kişi oturmaktadır Bazı günler yolcu sayısının 80, 100, hatta 120?ye çıktığı da olur. Sarayköy-Babadağ arası yolda kontrolsüzlükten de faydalanarak meşhur burnunda sekiz kişi taşıyabilen otobüsün üstünde çok kişiler yolculuk yapmıştır. Bir mendili dört ucundan düğüm atıp şapka gibi kafalarına geçiren, ya da önce mendil örtüp üzerine kasket giyerek güneşten korunmaya çalışan bu insanlar, Babadağ yokuşunu birinci vitesle ağır ağır tırmanan emektarda büyük bir cesaret ve özgüvenle yolculuk yaparken korkmayı akıllarına bile getirmezler. Ne de olsa serde gençlik vardır ve gidilen yer Babadağ?dır.

1954 yılı ocak ayının ilk günleridir. Karasörü yapılmış olan Bussing, İzmir den alınarak Babadağ?a getirilecektir. Arabanın içinde Şerif Ahmet KURBAN, Osman KURBAN, Eşref TERZİOĞLU, Ali İhsan KASAPOĞLU?nun da olduğu 7-8 kişi vardır. Sarayköy?e kadar sorunsuz gelinir. Aksilik bu ya o günlerde Babadağ? a gidilen yolda onarım çalışması yapıldığından ulaşım geçici olarak ara yollardan sağlanmaktadır. Bussing de zorunlu olarak bu güzergahı takip eder. Sıra, bir köprüden geçmeye gelmiştir. Ancak köprüye gelindiğinde bir bakılır ki ikili olan tekerleklerden bireri dışarıda kalmaktadır. Haydi o neysedir de; korkuluklar, koca gövdeye dar gelmektedir. Hayaller suya düşmek üzeredir. Oysa karamsarlık sırası değildir. Hemen çözüm üretilir. Köprü parmaklarına halatlar bağlanır. Otobüsün içindekiler ve çevreden yetişenler köprünün altına inerler. Hep birlikte bütün güçleriyle halatları aşağıya doğru asılarak kanatların iki yana yatmasını sağlarlar. Bu akıl almaz mücadele insanın azminin, çalışkanlığının, zor veya imkansız gibi görüneni başarmadaki yılmazlık ruhunun sergilenmesi bakımından son derece çarpıcı, inanılması güç bir örnektir.

Daha ne günler yaşanmıştır! Firma, 1957yılında 100.000 km.yi tamamlayan Bussing?in genel bakımını yapmak üzere İstanbul?a çağırır. Mevsim kış, hava dayanılmaz soğuktur. Kütahya üzerinden yapılan bu yolculukta gecenin zifiri karanlığı ve koyu bir sis tabakası içinde 10 km. hızla bile gitmekte zorlanılmaktadır. Kurban OSMAN, Ahmet IŞLAK, Yaşar KÖSE, Ali ÇİVİ, İbrahim KATRANCI, otobüsün içindedir Arabanın burnuna oturan Dişçi HİLMİ ise, elindeki el feneri ile hem yolu göstermeye çalışır, hem de ?sağ yap, sol yap? diye şoföre rehberlik yapar.
[Resim: buss5.jpg]
Günümüzde 35 km olan Babadağ-Denizli arası o zamanlar 40 km.dir. Sarayköy, tam ortada kalmaktadır. Ancak Denizli-Sarayköy mesafesi 30 dakikada alındığı halde, aynı uzaklıktaki Sarayköy Babadağ arası bir buçuk-iki, hatta üç saat sürer. Çünkü yol, hem çok virajlı, hem yokuş, hem de taş döşemedir. Mevsim şartlarına göre belli yerlerde arabanın hayli zorlandığı olur, geri kayar. Her zaman yer olmadığından üst bagaj merdiveninde giden muavinler, böyle durumlarda derhal inerek ellerinde kutsal bir eşya gibi taşıdıkları iri taşları teker arkasına koymak suretiyle ilk müdahaleyi yaparlar, Buralar; Necip Ağa Yokuşu, Ak Yokuş, Armutlu Yokuşu, Dolma Köprü, Yazılıyer, Taşlı Tarla, Hacı Macak Bahçesi, Han, Çatağın Tabanı, Küçük Burun, Tek Çam, Mezbaha?nın olduğu yerlerdir. Buna ekstra beklemeleri de ilave etmeyi unutmamak gerekir. İşte Örnek:
Babadağ?a 7 km. kalmıştır. Otobüsün motorundan garip sesler gelmeye başlar. Belli ki motor çok ısınmış, su kaynatmıştır. Hana gelindiğinde mola verilir. Yolcular hava almak için inerler. İçinde tahtadan kanepeler, masalar, sandalyeler olan bu dinlenme yerinde kışın kahve-çay, yazın karlı pekmez şerbeti veya buz gibi ayran içip serinlenilir. Bu sırada şoför ve muavin, motorun soğutulması ile meşgul olur. Bu mecburi mola, 30-35 dakika kadar sürer.
Daha bitmemiştir. Mezarlıktan geçerken el açıp ölenlere Fatiha okuyan yolcuları ikinci bir sürpriz beklemektedir. Kasap Mehmet?in ağılı önündeki rampada güdülmekten gelen koyunlar çamurlu ayaklarıyla karşıdan karşıya geçerken bıraktıkları çamurlarla döşeme taşlarını kayganlaştırmış, arabanın kaymasına neden olmuşlardır. Kışın karlı günlerde de durum değişmez. Mahalleli, çare olarak zemini kurutmak için evlerinin soba ve ocaklarındaki küllerini getirip serperler. Yolcuların hepsi inmiştir. Bir yandan arabanın önüne bağlanılan bir halatla yokuş yukarı çekmeye çalışırlarken, arkadan da elleriyle itmektedirler. Bu zorlu mücadeleden kurtulmanın ardından tekrar binen yolcularla salimen Çarşı Meydanına varılır.

Yorgun Bussing, nihayet ihtiyar bir aslan gibi meydanın ortasında durur. Herkes iner, Bu esnada kahvede oturan erkeklerin hepsi birden merakla gelenlere bakmaktadır. Muavin son görevini yapmak üzere otobüsün arkasında yukarıya uzanan demir çubuklu merdivene basa basa üst bagaja çıkar. Eline aldığı eşyayı gösterip ?bu kimin!? diye bağırarak sorarken sahibi, ellerini yukarı doğru uzatıp yere düşürmeden eşyasını almaya çalışır. Bunlar.tahta bavullar, üzeri mendil örtülüp kenarından renkli çarşaf ipiyle dikilmiş kocaman sepetler, sofra beziyle çıkın yapılmış bohçalar, keten çuvallar, ayakları bağlanmış keçiler koyunlar ve şehirden alınmış çeşitli eşyalardır.
[Resim: buss6.jpg]
Her gün muntazam olarak bir sefer yapan Bussing, saat 09.00?da Babadağ? dan kalkar, 17.00?de Denizli?den hareket ederek 19.00?da Babadağ? a döner.
Ancak Pazartesi günleri Denizli ile bağlantılı en hareketli gün olduğundan, gece 02.00, sabah 09.00, öğleyin 13.30?da olmak üzere sefer sayısı üçe çıkar. Hafta boyunca dokunan çarşaflar, Denizli?ye mal pazarına getirilip satılacağından sabaha karşı saat 02.00 seferinin yolcuları, erkeklerdir. İçi ve koridoru tamamen dolan otobüsün üst bagajına yere branda serilip ön kısmına sofra beziyle çıkınlanmış mallar yerleştirilir. Arkasına insanlar sırt sırta oturur, üzerlerine eşya gibi branda çekilir. Bu manzara her hafta mutlaka yaşansa da şartlar herkes için aynı olduğundan kimse halinden şikayet etmez. Çünkü hayat dikensiz bir gül bahçesi değildir. Bu yolda yürürken ayaklar, bağırlar kanayacak, amaca sabır ve sebatla ulaşılacaktır.
Ayrıca 23 Nisan, 19 mayıs, 30 ağustos , 29 ekim gibi milli bayramlar salı gününe rastlarla, bayram törenlerini izlemek üzere Denizli?ye gelmek isteyen hanımların, egzoz borusundan çıkan mazot kokusuyla kendilerini otobüsün tuttuğuna aldırmadan izdiham yaşadıkları da bir gerçektir.

Yol ücreti önceleri 125-150, sonra 200 kuruş yani iki lira iken daha sonra üç, en sonra da dört lira olur. Zaten Trafik Kanunu çıkana kadar yolcu bileti diye bir şey yoktur. Sabah ezanında elinde fenerle yer ayırmaya gelen bazı yolcular, oturacakları yere şapkalarını bırakırlar veya oturak koluna mendil bağlayıp giderken içleri rahattır.

Ancak bazen daha sonra gelen bir kişi mendili ya da şapkayı dikkate almadan bu yere oturur. Yer ayıran kişi gelipte yerinde başkasının oturduğunu görünce aralarında tartışma çıkar. İstenmese de zaman zaman bu gibi olayların yaşanılması kaçınılmazdır.

1972 yılında hızlı gidip kısa zamanda yol alan taksi ve dolmuşların devreye girmesi ile önemini kaybederek başkalarına satılmış olan bu güzelim otobüs, daha sonra gövdesinin kestirilmesi ve kasa ilavesiyle kamyon halinde kullanılmıştır. Hasılı BUSSING, Babadağlılarımızın bu günkü başarı çizgisini yakalamalarında ve geldikleri ekonomik seviyede büyük payı olan, onları adeta sırtında şefkatle taşıyan bir ana gibidir. Şimdi kim bilir nerdedir?

Hikmet Yardımcı
(Zeybekdemir)
basiad.net

© Copyright 2006 Magazinulasim.com ve haber.magazinualsim.com tüm hakları saklıdır.Yayımlanan haber makale ve fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir. İzinsiz kullanılması ve çoğaltılması 5846 sayılı ''Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'' kanuna göre suçtur.
http://haber.magazinulasim.com/
http://www.facebook.com/magazinulasimcom
http://www.instagram.com/magazinulasim/
http://www.twitter.com/magazinulasim
https://www.youtube.com/@MagazinulasimTV
Tüm Mesajlarını Bul
Alıntı Yaparak Cevapla
10/05/2008, 10:47 PM
Mesaj: #2
Re: Türkiyeden Büssing Hikayesi
Teşekkürler....Gerçekten duygulandım.....Selam olsun o günlere...


Sevgiyle kalın
Alıntı Yaparak Cevapla
23/05/2008, 07:56 AM
Mesaj: #3
Re: Türkiyeden Büssing Hikayesi
Ne günlermiş :shock:
Türkiye nereden nereye gelmiş :oops:
Web Sayfasını Ziyeret Edin Tüm Mesajlarını Bul
Alıntı Yaparak Cevapla
« Önceki | Sonraki »
Cevapla 


Forum'a Git:


Konuyu görüntüleyenler: 1 Misafir

İletişim | MagazinUlasim.Com | Yukarıya dön | İçeriğe Dön | Hafif Sürüm | RSS