06/06/2012, 10:02 PM
Mustafaoe üstadın yolladığı fren sistemi şemaları bana eski araçlardaki iki çözümsüz arızayı hatırlattı.
Bunlardan ilki "pompalayarak tutan fren"dir.Genellikle eski bütün araçlarda bu sıkıntı vardır.Frenin tutması için fren pedalı iyice sertleşinceye kadar iki ya da üç pompa yapılırdı.Fren ancak bu sertleşme yaşandıktan sonra tutardı.Bunun sebebi de sistemdeki kaçaklardı.Fren silindirlerinden , borulardan, rekorlardan ve hatta ana merkezde yaşanan kaçaklar sistemdeki hidroliğin azalmasına ve sisteme hava dolmasına sebep olurdu.Ayrıca o yıllarda fren ayarları da her nedense çok iyi olmazdı.Özellikle sert frenlerde sağa-sola çekmeler çok yaşanırdı.
Şimdi hidrolik sistemlerde kullanılan hidrolik yağlarında DOT sistemine geçildi.Eskiden araçların üzerine ilk dolumda kullanılan hidrolik markası mutlaka etiketle yapıştırılırdı.Çünkü farklı marka hidrolikler fren ana merkez ve tekerlek fren silindirlerindeki lastikleri bozarlardı.Şimdi mesela DOT 3 modeli hidrolik ne marka olursa olsun DOT 3 kullanan sistemlere ilave edilebiliyor.
İkinci arıza ise "boşluklu direksiyon" dur.Artık boşluk yapmış direksiyonlar nerdeyse unutuldu.Bazı eski modellerde boşluk hadisesi yaşanıyorsa da eskisi gibi değil.
Bu boşluk bazı araçlarda çeyrek tur,bazılarında nerdeyse yarım tur veya daha da fazla olabilirdi.Bu boşluk giderilebilir miydi?Şüphesiz evet.Ama o zamanlar tamiratlar pahalıydı,masraflıydı,uğraştırıcıydı.Genellikle direksiyon sistemindeki rot başları,rotlar,rotüller, sonsuz dişliler ve makaralar pahalı malzemelerdi.Bulunması da güçtü.Bazı rot başları para olsa bile hiç bulunmazdı.Bunlar preste sıkılır,çekiçlenir ,uğraşılır ve boşlukları giderilmeye çalışılırdı.
Hele ön takımı iyice laçkalaşmış bazı arabalar vardı ki bunlar bir çukura girip çıkınca veya belli bir sürate ulaşınca ön tekerlekler müthiş bir salınımla dans etmeye başlardı.Buna "kafa sallama" denirdi.
Direksiyonda boşluğu olan bir aracı kullanmak da tecrübe işidir.Uzun yolda "balık sırtı" yollarda direksiyon yolun eğimine göre mutlaka sağa çekerdi.Direksiyon boşluğu alınarak sola doğru direksiyona yaslanarak gitme işlemine de "yola yaslama" denirdi.
Direksiyonu sola ya da sağa çekmeyen hiç bir araç yoktu.Hepsi de az ya da çok bir tarafa çekerdi.Bu tip çeken araçları kullanmak da neticesinde yaslama usulü ile mümkün olurdu.
Özellikle yerli araçların piyasaya çıkması bütün bu sorunları bitirdi.Çekme, boşluk sorunları, rot başı yok, rotül yok gibi dertler bitti.1990 lı yıllarda yerli üretimin zirvelere vurmasıyla ön düzen ayarları önem kazandı.Tamircilerin bir kısmı daha temiz ve kolay oluşu sebebiyle ön düzen ayarlama işine yöneldi.Bir takım optik cihazlar yardımıyla ( çoğunlukla da sınaya-yanıla) ayarlar yapılır oldu.90 ların sonunda bunlara yetmezmiş gibi bir de "bilgisayarlı rot-balans" işi eklendi.Bilgisayar lafı bizim insanımıza hoş geldi.Daha iyi sistem olan optikli düzen makineleri terk edilip el alışkanlığına dayalı bu sisteme geçildi.Halen de sürüyor.
Mustafaoe üstadın O3500 ünün frenlerinden nerelere geldik.Burada kesiyorum.Herkese iyi geceler...
Mustafaoe üstada özel not: Takolu hız göstergesi markası Kienzle veya Jaeger de oluyordu.
Bunlardan ilki "pompalayarak tutan fren"dir.Genellikle eski bütün araçlarda bu sıkıntı vardır.Frenin tutması için fren pedalı iyice sertleşinceye kadar iki ya da üç pompa yapılırdı.Fren ancak bu sertleşme yaşandıktan sonra tutardı.Bunun sebebi de sistemdeki kaçaklardı.Fren silindirlerinden , borulardan, rekorlardan ve hatta ana merkezde yaşanan kaçaklar sistemdeki hidroliğin azalmasına ve sisteme hava dolmasına sebep olurdu.Ayrıca o yıllarda fren ayarları da her nedense çok iyi olmazdı.Özellikle sert frenlerde sağa-sola çekmeler çok yaşanırdı.
Şimdi hidrolik sistemlerde kullanılan hidrolik yağlarında DOT sistemine geçildi.Eskiden araçların üzerine ilk dolumda kullanılan hidrolik markası mutlaka etiketle yapıştırılırdı.Çünkü farklı marka hidrolikler fren ana merkez ve tekerlek fren silindirlerindeki lastikleri bozarlardı.Şimdi mesela DOT 3 modeli hidrolik ne marka olursa olsun DOT 3 kullanan sistemlere ilave edilebiliyor.
İkinci arıza ise "boşluklu direksiyon" dur.Artık boşluk yapmış direksiyonlar nerdeyse unutuldu.Bazı eski modellerde boşluk hadisesi yaşanıyorsa da eskisi gibi değil.
Bu boşluk bazı araçlarda çeyrek tur,bazılarında nerdeyse yarım tur veya daha da fazla olabilirdi.Bu boşluk giderilebilir miydi?Şüphesiz evet.Ama o zamanlar tamiratlar pahalıydı,masraflıydı,uğraştırıcıydı.Genellikle direksiyon sistemindeki rot başları,rotlar,rotüller, sonsuz dişliler ve makaralar pahalı malzemelerdi.Bulunması da güçtü.Bazı rot başları para olsa bile hiç bulunmazdı.Bunlar preste sıkılır,çekiçlenir ,uğraşılır ve boşlukları giderilmeye çalışılırdı.
Hele ön takımı iyice laçkalaşmış bazı arabalar vardı ki bunlar bir çukura girip çıkınca veya belli bir sürate ulaşınca ön tekerlekler müthiş bir salınımla dans etmeye başlardı.Buna "kafa sallama" denirdi.
Direksiyonda boşluğu olan bir aracı kullanmak da tecrübe işidir.Uzun yolda "balık sırtı" yollarda direksiyon yolun eğimine göre mutlaka sağa çekerdi.Direksiyon boşluğu alınarak sola doğru direksiyona yaslanarak gitme işlemine de "yola yaslama" denirdi.
Direksiyonu sola ya da sağa çekmeyen hiç bir araç yoktu.Hepsi de az ya da çok bir tarafa çekerdi.Bu tip çeken araçları kullanmak da neticesinde yaslama usulü ile mümkün olurdu.
Özellikle yerli araçların piyasaya çıkması bütün bu sorunları bitirdi.Çekme, boşluk sorunları, rot başı yok, rotül yok gibi dertler bitti.1990 lı yıllarda yerli üretimin zirvelere vurmasıyla ön düzen ayarları önem kazandı.Tamircilerin bir kısmı daha temiz ve kolay oluşu sebebiyle ön düzen ayarlama işine yöneldi.Bir takım optik cihazlar yardımıyla ( çoğunlukla da sınaya-yanıla) ayarlar yapılır oldu.90 ların sonunda bunlara yetmezmiş gibi bir de "bilgisayarlı rot-balans" işi eklendi.Bilgisayar lafı bizim insanımıza hoş geldi.Daha iyi sistem olan optikli düzen makineleri terk edilip el alışkanlığına dayalı bu sisteme geçildi.Halen de sürüyor.
Mustafaoe üstadın O3500 ünün frenlerinden nerelere geldik.Burada kesiyorum.Herkese iyi geceler...
Mustafaoe üstada özel not: Takolu hız göstergesi markası Kienzle veya Jaeger de oluyordu.