AŞTİ Ankara Şehirler arası Terminal İşletmesi adıyla bilinen veya Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali.Türkiye'nin inşa edilmiş en büyük otobüs terminali 1995 yılında hizmete girmiştir.
Yoğun Bakım 3.Bölüm
Ankara’nın 50 li 60 lı yılları aklımıza getirdiğimizde otobüslerin itfaiye meydanından, Dışkapı’dan, Rüzgarlı sokaktan ve daha sonra Etlik yolundaki garajlardan, ( otogar terimi dilimize daha sonraları dahil oldu) daha ağırlığı olan iddalı firmaların Ankara’nın çeşitli semtlerine dağılmış hareket merkezlerinden, AŞOT a geçiş ile büyük bir ilerleme oldu. Ankara böylece derli toplu bir otogara da kavuşmuş oldu, ancak konum ve büyüme imkanları kısıtlı olduğundan yeni bir otogar gereksimi gündeme gelince AŞTİ için harekete geçildi ve 95 de açılan bu modern otogar, aradan geçen yıllara rağmen bugün için bile ihtiyaca yeterince cevap veriyor.
Alman mecmuamasında bu konu da şöyle değerlendirilmiş:
“Türkiye’de otobüs şirketlerine ve sahiplerine devletten teşvik ve yardım verilmediğinden , devlet ve belediyeler otogar inşaatlarında oldukça cömert davranıyorlar. Bu açıdan Ankara gibi ulaşım açısından önemli bir aktarma merkezinde günde 1300 çıkışın yapıldığı 1500 çıkış kapasitesine çıkabilecek bu otogarın bütün dünyadaki otogar yapımlarına fikir verecek olması da kazanımdır.
Yazarlarımızı en çok da şaşırtan, tek kelime Türkçe bilmedikleri halde tamamen yabancısı oldukları Ankara otogarında hiç dil sıkıntısı çekmeden tabelalardan nasıl davranacaklarını hemen anlamalarıydı. Geliş/ gidiş katlarının ayrı olması, servis araçlarının ayrı bir bölümde bulunması, ferah ana girişindeki koskoca tabelada kalkış saatlerinin otobüs firmalarının ismi ve peron numaralarıyla gösterilmesi, kırmızı yanıp sönen lambayla hareket etmek üzere olduğunu bildirmesi, uluslararası bir hava alanında olduğu hissi yaratıyordu.
Ana girişte otobüs firmalarının bilet satış bürolarının yanı sıra seyahat İçin gerekli her şeyi temin edebilecek imkanlar sunulmuş. Salon ferah ve aydınlık aynı zamanda pırıl pırıl temizlenmiş. Tamir atölyeleri ve yedek parçacılar gibi teknik bölümler alt katlara yerleştirilmiş.
Burada bahsetmeden de geçilmeyecek bir konu da yolculuk esnasında mola yerleri. Buralar sadece akaryakıt hizmeti veren benzin istasyonu ve servis bölümü değil, yanında hoş atmosferde dekore edilmiş restaurantta büyük gruplara bile, servis elemanları sayesinde fazla beklemeden hizmet verebilmektedir. Günlük olarak çevredeki yetişen sebzelerden, taze olarak sunulan lezzetli yemekler de Türkiye için geleneksel bir durum. Bu da tarihe dayalı bir Kervansaray kültürüne sahip ülkenin bu kültürün devamı olarak görülebilir. Kervansaraylar yolculara ve develere her türlü hizmet için kurulmuşlardı, bunlar arasında cami, küçük bir sağlık ocağı ve doktor, berber hatta hamam bile bulunuyordu. Yani yol üzerindeki mola yerleri günümüzde keşfedilen bir durum değildir.”
Röportajı hazırlayanlar o yıllarda Aşti yi uluslararası hava limanlarına benzetmişler, ben en son 3 sene önce gördüm, aradan geçen 25 yılda epeyi yıpranmış olmasına rağmen bu satırları okuyunca hala oturmuş belli bir düzenin devam ettiğini de söyleyebilirim, ne yazık ki aynı şeyleri İstanbul’daki Esenler otogarı İçin söyleyemiyorum.
İki yazarın (H.-P.Magnus) bir de bizim tamirhaneler için “sanayide her şey mümkün” başlıklı dip notu var, isterseniz bir de onu okuyalım.
“ Tanınmış ağır vasıta markaların kendi yetkili tamirhaneleri Türkiye’de pek yaygın değil. Araçların bakımı ve tamirleri sanayi tabir edilen tamirhanelerin bir arada olduğu genellikle kentlerin yanında kurulu yerlerde yapılır. Oralarda bozulan dikiş makinasından, buzdolabına hatta komple otobüs ve kliması dahil her şey tamir edilir. Ustalar bir sihirbaz gibi hurda haline gelmiş bir aracı bile kullanılabilir bir hale getirecek maharete sahiptirler. Tabi oldukça zor iş şartları Almanya ile karşılaştırılamaz, düşük ücretlere rağmen sunulan işin kalitesi takdire şayandır. Devlet tarafından inşası teşvik de edilen bu sanayilerde genç ustalar İçin de işi öğrenme ve yetişme için de imkan yaratılmış oluyor.
Yetkili tamirhaneler bu sanayi sistemine pek sıcak bakmamaların sebebi de, sattıkları aracın gözetimlerinden kaybolması. Hem yedek parça satışının azalması, hem de periyodik bakımlarının düzenli yapılmaması olarak belirtilmesi dışında, istatiksel açıdan arıza ve kaza durumlarından haberdar olamamaları öne sürülüyor.”
Evet bu dip not da Sanayilerimize ve maharetli ustalarımıza iltifat edilmiş. Bu seferde tarihi AŞTI hikayesinin 1995 de Alman otomotiv mecmuasında çıkan röportajı sizlere aktardık, başka bir zamanda, başka bir yazı ile birlikte olmak üzere....
Olgay Sadak
Şubat 2021
Ominbus Türkei
Türkei Bus
Türkei Omnibus Bahnof