Konu Görünümü | Doğrusal Görünüm

**Fatih Kocaoglu** · 08/03/2012, 09:54 PM

Yıllardır şu şöförlerimizi her halinden anlamışımdır.Ama bir türlü durduk yerde,argo tabirle damar, türkçe ile efkarlı, triplere neden girdiklerini yıllardır anlamış değilim. Big Grin

Yolcularda zamanında bu triplerin tacizine mağdur kalmış,hatta kimi yolculuklarda çok ça şöförde ''kardeşim değiş şu müziği bu ne yaaaa...'' gibisinden tepkiler alıyor, hatta bıçkınlıkları ile kavgalara dahi sebeb olabiliyorlar kimi zamanda beklenmedik bir hezimetle karşılaşabiliyorlardı. Sad

Bunu önlemek için yasal olarak televizyonlarda çokça kez trafik daire başkanlığınca yayınlar yapılmasına rağmen,bir türlü bu arabesk'in önüne geçilemiyordu.Trt radyosuda kasetlerden daha facia bir durumdaydı 89'lu yılları hatırladığımda sadece türk sanat müziği enstrümantel ve koro halinde yolculukların en bezdirdiği anlarda,yolculara inat en ağır makamlarda şarkılar çalmasıda bu çilenin ayrı bir komedisiydi.

Artık yolcuların bir başka yolcunun zevkleri arasında yer alan muavinle yüz göz olmadan,en azından kıvrak oyun havaları ile karışık ya da klasik müzikle doldurulmuş olabilileceğini tahmin ettiği kasetleri elden ele bin bir kavga ile şöföre göndermesine gerek kalmamış uyanık imç sanat müteşebbisleri tarafından,bu kötü gidişata dur denilerek Otoban-1, Otoban-2 ve şöförler tavernası gibi serileri ile devamı çıkarılan bir kaset projesini geliştirilerek o yıllarda büyük ilgi uyandırmayı başarmıştı. Big Grin

90'lık Jet Plak Hayırlı Yolculuklar Diler Big Grin

**Fatih EROL** · 08/03/2012, 10:19 PM

Valla bunları görmeyeli sanırım 15 yıl olmuştur...Evet bu tip kasetleri çok iyi biliyorum...Karışık...Hatta karışık kuruşuk diyelim Smile

Yolcular hakkaten bazen teyp ve kaset olayına çok müdahil olurlardı...Hatta bir gün bir özel iş aldık, yanılmıyorsam 1996 yılıydı, bizim çift katlı ile Ankara Asker Dikimevi'nde çalışanları (%98 i bayan) Yalova ya götürüp getirmiştik...Yaklaşık 65 kadın ve kalanı erkek yolcu...Bize bir kasetler verdiler sormayın gitsin...Allah'ım ne oyun havaları dinlemek zorunda kalmıştım tam bir işkence olmuştu...Sonunda biri 90'lık bir Mahsun Kırmızgül kaseti verdi(Yıkılmadım Ayaktayım)...Rahmetli babamın yüzünü hala hatırlıyorum, zira hiç tarzı değildir, genelde Zeki Müren, Frank Sinatra, Muazzez Abacı, Orhan Gencebay vs. dinlerdi araba kullanırken, ki onu da son derece kısık sesle, hatta bazen hiç açmazdı eski Varan Turizm alışkanlığıyla...Neyse, sessiz oflar çekerek gönülsüzce taktık teybe...Kaset iki defa döndü, bitti...Tam çıkartacağız teyp takılmaz mı? Kaset kaldı mı içinde...Yolcu da bıraktı sizde kalsın diye...Hediye Smile

...Teyp Blapunkt ve heryerde servisi ve anlayanı yok, zira 3 katlı anons ve TV sistemine bağlı orjinal otobüs teybi...Biz Ankara-Bursa çalışıyoruz o zaman, velakin hep sıkı seferler devamlı yoldayız...Bir türlü teybe baktıramadık...Nihayet tamirciye gitmemiz 1 ayı bulmuştu...Bir ay canımız sıkılınca teybi ne zaman açsak orada Mahsun Kırmızıgül ikamet ediyordu...Bugün bile kasetin bütün şarkılarını iki yüzünü de sırasıyla ezbere söylerim, hatta şarkıları da ezbere söylerim Smile

...Hey gidi günler...Paylaşım için teşekkür ederim Fatih kardeşim, sağolasın bu anı tazeleme için.

**Fatih Kocaoglu** · 09/03/2012, 11:50 AM

Birde asker taşıyorsaniz vay halinize.

Özel doldurulmuş kasetler her parçanın bitiminden sonra bir diğer parçaya "71 1 tertip ip ip Nedim im im im den en en en sana a a a a a özel el el el armagan an an an an olsun un un bu u u sarki i i i i aramasin in in in göylerin in in o simdi i i i i asker er er er" cinsinden cinsmi cinsmi cins, 3 kademeli eko sesle garip bir siirle geçiş yapılırdı.İşin ilginç yanı kaset'deki tüm şarkıların bir kız'a armağan edildiğini,asker gencin sevdalı olduğunu anlasınızda bir kız için doldurulan bu tip kasedin askerin cebinde platonik aşk olarak kaldığınıda anlamayacak kadar saftık. Big Grin

Bu şiirleride genelde kasetçi dükkanlarinin alımlı kenar mahalle havalısı kızları okurdu. Big Grin

Hey gidi hey nerelerden geçtik gidiyoruz şu dünya otobüsünde.

**M.Ali Sade** · 09/03/2012, 11:57 PM

Müzik ve yolculuk biribirlerini tamamlayan parçalardır."Otoban1,Otoban2 " gibi kasetleri ben de hatırlıyorum.

Ama ben konuyu yine de biraz daha eskilere götüreyim isterseniz.

Kamyondan bozma otobüslerde radyo çok büyük bir ayrıcalıktı.Bu o kadar önemliydi ki otobüsün uygun bir kenarına "Radyolu" diye yazılırdı bile.

Radyo eskiden tek bir yayından ibaretti.Gece kesilir,sabaha karşı yayın başlardı.Sabahın ilk yayını ise "Tarla yolunda" adında bir türkü programıydı.Sabahın o saatinde sadece tarlaya (o yıllarda Türkiye her şeyi ile kendine yeten bir ülkeydi,buğday ithalatı gibi saçma işler yoktu) çalışmaya giden halkımıza yönelik bu programda sadece türküler olurdu.Bundan dolayı bir Magirus ile gece yolculuğu yapmışsanız sabah İstanbul'a girerken sizi bu hareketli türküler uyandırırdı.

Ya da gündüz Konya ovasında seyrederken radyodan "şimdi de bayati-araban faslı" anonsunun ardından çalan ağdalı Türk Sanat Müziği eserleri eşliğinde uyur-uyanık giderdiniz.

O yıllarda yayınlar FM yayını değildi.Biraz cızırtı yapsalar da çok kör noktalar hariç hiç kesilmeden yayın yol boyunca orta ve uzun dalga istasyonlardan alınırdı.

Pazar akşamları "Orhan Boran ile Yuki" adında gülmece programı olur,bir de "Zeki Müren ile Başbaşa" adlı özel program yayınlanırdı.O yıllarda Türkçe sözlü hafif müzik yada bir başka deyişle "aranjman" radyoda sıkça çalınmazdı.Akşam 19:30 da yirmi dakikalık bir yayın olurdu.

Bütün bunların yanında bir de o yıllarda şoför esnafımızın pek sevmediği klasik batı müziği programları da sıkça yayınlanırdı.Sabah öğle ve akşam konseri adı altında yayınlanan ve de biraz uzunca da süren bu programlarda "Mozart'ın son zartı" tarzında konserler olur çoğunlukla yolda radyoların soğutulmasına vesile olurdu.

İlerleyen zamanda yasaklı bir müzik ortaya çıktı.Buna "arabesk" dendi.Orhan,Ferdi,Müslüm gibi TRT ambargolu sanatçıları radyodan dinleyebilmek mümkün değildi.Ankara'dan kısa dalga 49 m.üzerinden yayın yapan Polis ve 31 metredeki Meteoroloji radyoları bunları çalarlar ancak kısa dalga yayınları otobüslerdeki radyolardan çok başarılı olarak çekilmediği için dinlenemezdi.

Philips markalı plak çalan oto pikapları da çok tutmadı.Bir plak ortalama 3-4 dakika sürdüğünden dört dakikada bir plağı çıkar,tersini tak,o bitince yeni plak bul,tak-çıkar külfetli bir işti.

Peşinden piyasaya çıkan kartuşlu teypler aslında fena değildi.Üzerindeki bir düğmeden diğer şarkıya geçilebilirdi.Herkes biribirine "senin teyp kaç trak" diye sorardı.En iyisi sekiz traktı herhalde.Ama uzun ömürlü olmadı.

Derken kaset çıktı,mertlik bozuldu.Bütün vasıtalar kasetli teyplerle donandı.Stereo kasetler dinlendiğinde çok keyif verdi.İşte bahsettiğim TRT yasaklısı arabesk müzik de bu cihazlarla kültürümüze girdi.TRT yayınlamazsa yayınlamasın ,kaset sektörü aldı başını gitti.Bu gün bile dinlenen parçalar ortaya çıktı.

Kasetlerdeki sözler otobüslerin,kamyonların tamponlarını ,tozluklarını süsledi."Sev dedi gözlerim,Hatasız kul olmaz,Esrarlı gözler,Bırakında yaşayalım" gibi "özlü" sözler hayatımıza girdi.Radyo ve TV de çalmasa da bunlar sevildi,benimsendi,kabullenildi.

Kah hüzün verdi,kah neşe verdi.En sonunda da günümüzde otobüslerde müzik çalmak yasaklandı.

Yine Otoban1 kasetini koyup da şöyle efkarlansak güzel olur mu diye düşünüyorum da herşey zamanındaydı.Şimdi o keyfi almayabiliriz.

04/09/2012, 05:17 PM

MERCEDES'İN İLK TELEVİZYONU

Saçlarını rüzgara bırakmış, elinde yıldız tutan kızın
yer aldığı bileti alıp koltuğa yerleşerek yolculuklarımız başlardı.

En son, kaptan; 2 parçalı kapıyı kapatıp yola çıkıyor
ve sinema başlıyor! Otobüsün sinemaskop ekranından yani ön cam
merkezli olarak, yolu ve manzarayı izlemek nereyse
sinema tadında. Sinemaya ara verildiğinde dondurma gibi atıştırmalık yiyecekler nasıl satılıyorsa, hayatımızın ilk Mercedes'indeki
yolculuklarımızın da molalarında simit, su, limonata, sandviç, köfte ekmek (favorim olur) otobüsün koridorunda gezen satıcılar tarafından
yolculara arz edilirdi.Yolculuk esnasında sağ ön koltukta konuşulanları
dinlerken doğrusu dinlemek zorunda kalırken,hemen arkadaki koltuk sakinlerinin ise çekirdek çitlemeleri,yandaki koltukta ikamet edenlerin de el emeği göz nuru ikram ettikleri poğaça ve böreğin damakta bıraktığı lezzeti,iki koltuk gerideki çocukların cıvıl cıvıl seslerini,arka fondaki; kaptanın kumandasında ki kasetçalardan otobüsün içine dağılan'' Sana
koşmak isterim, derman yok dizlerimde'' sözleri varmak istediğimiz noktayı, sevdiklerimize kavuşmanın heyecanının ve hafifliğini vurgular nitelikte.

Yaklaşık 45 kişinin aynı anda izlediği yolculuk sineması; kimi yemyeşil bir orman, kimi masmavi bir engin,kimi de bembeyaz bir örtü kimi de bir kum
deryası nda (eski hac yolculukları) geçerdi çoğu zaman.

Şimdilerde ise sinema içinde sinema var; Nasıl mı? Bir yolcu isterse tüm zamanını müzik, tv, sinema veya internetle geçirebiliyor.

Mercedes Benz O302; deyim yerindeyse ilk siyah
beyaz televizyonumuzdu. Artık klasik otomobil tadındaki O302 böyleyken
sırasıyla O302 S, O303, O304, O403 ve Travego; renkli, plazma, LCD ve LED televizyon kıvamında hayatımızdaki yerini aldı.

Yılmaz ASAN
Asan70

**Fatih Kocaoglu** · 20/02/2013, 09:30 PM

Kim hatırlar poşet suları, ya da şimdilerde moda olan cam şişeleri Wink