Setra'nın Amiral Gemileri
|
15/12/2007, 08:01 AM
Mesaj: #1
|
|||
|
|||
Setra'nın Amiral Gemileri
SETRA'NIN AMİRAL GEMİLERİ
Çift Katlılar... Otobüs üreticilerinin tabiri caizse en "devletlü, oturaklı" modelleri, üst sınıf çiftkatlıları oldu. Bu araçlar, hem dikkat çekiyor, hem gösterişli, üstelik pahalı, dahası ülkemizde son yıllarda az rastlanır hale geldiler. Memleketimizde 15 sene kadar önce başgösteren çiftkatlı furyası, günümüzde tamamen bitmiş durumda. Şuanda çiftkatlı otobüs ile şehirlerarası ulaşım sağlayan firmaların sayısı, bir elin parmaklarını geçmiyor. Ki bence bu durum, çiftkatlıların prestijini daha da bir artiriyor. Çağlar Turizm, Hisar Turizm gibi ufak firmaların hala yollarda debelenen eski mi eski Setra S228DT'lerine rastlamak mümkün. Ulusoy firmasında da, yine en genci 12 yaşında olan çiftkatlı Megaliner'ler, kimisi "Royal Class" olarak, kimisi ise orijinal koltukları ile yollarda dolaşiyor. Varan'da ise, şuanda 5 adet çiftkatlı mevcut, ve bunların 4 adedi Bistro (alt kat café/bar şeklinde). Bu 4 Bistro'dan 2 ?si emektar Setra S228DT'ler, 2 tanesi ise, -zaten Türkiye'de iki tane bulunan- yepyeni Setra S431DT?ler. Setra S228DT, ve Setra S431DT Bugün Setra S431DT?nin rakipleri arasında, Neoplan Skyliner, VanHooL Astromega, Bova Synergy, Berkhof Axial 100 gibi modeller var. Gelelim Varan Bistro'ların tarihine. 2 Bistro, 1994 yılında ülkemize girdiler. 2005 yılına kadar kardeş kardeş çalışan bu iki otobüsten biri, o sene Bolu'da kaza yaptı, ve toplanmadı/toplanamadı. Bunun üzerine, yine Varan'a ait olan ve Bistro olmayan başka bir S228DT, kazalı otobüsün parçaları kullanılarak Bistro'ya dönüştürüldü. Böylece, yollarda bir orijinal (yarı otomatik vitesli), bir de "sonradan dönüştürülen" (düz vitesli) Bistro dolaşmaya başladı. Solda, Otohaber dergisinden alınan, Bistro?ların yola çıkış haberi. Orijinal jant kapakları, ve eski Varan boyasına dikkat!. Sağda, yeni S431DT?nin Almanya?da çekilen ilk fotoğraflarından... Otobüs o zamanlar Bistro değildi. Bu arada, 2003 yılında Varan 2 adet yepyeni S431DT almıştı. S431DT, S228DT?nin torunu oluyor. Bu otobüsler de orijinalde Bistro değiller; bu yaz, Tuzla'daki bir tersanede yapılan tadilat ile, alt katları Bistro'ya çevrildi. İşte böylece, Bistro'ların sayısı 4'e çıktı. Velhasıl, bu 4 otobüsten sadece biri, gerçekten "fabrika çıkışı" olarak Bistro?dur. Geçtiğimiz yaz sezonunun ardından, 16 Eylül 2007 tarihi itibari ile, eski S228DT Bistro'lar emekli edildiler. Şimdi, Varan'ın Bistro otobüslerinin sayısı ikiye düşüyor. 15 yıldır yollarda olan S228DT?ler, görevlerini hakkı ile yerine getirmiş olsalar da, artık yaşlarını belli ediyor, ve Varan gibi yüksek bilet fiyatları olan prestijli bir firmaya pek yakışmıyorlardı. Setra'nın 3 jenerasyon çiftkatlıları: S431DT, S328DT (Türkiye'ye hiç gelmedi) ve S228DT. S228DT'nin eski tasarımlı orijinal aynalarına dikkat! Karşılaştırma Motorlar/Yürüyen Aksam Her iki otobüste de, Mercedes Benz üretimi motorlar bulunuyor. Maalesef, S228DT?nin motor bilgilerine erişemedim, ancak internetteki bazı 228?lerde 15 litrelik, v-8 silindirli 280kw?lik motorlar bulunuyor. Bu, bize motorun gücü hakkında ipucu verebilir.? Varan?ın iki eski Bistro?sundan biri 8 ileri düz vitesli, diğeri ise yarı-otomatik ve (yanlış bilmiyorsam) 12 ileri orana sahip. Bu araçların 3. aksı, ön tekerleklerin konumuna göre dönme özelliğine sahip değil. Bu eski otobüslerin motor performanslarının ise, beklediğimden iyi olduğunu itiraf etmeliyim; rampalarda gayet istikrarlı tırmanışlar gerçekleştirebildik. 431DT ile ilgili bilgimiz ise, elbet daha fazla. V8 motorlu bu otobüsler, tek katlı Setra?lardan daha iri hacimli motorlara sahipler: tam 16 litre! 370kw (502ps) güç üretebilen makinalar, 2300Nm?lik azami torku çıkartabiliyorlar. 12 ileri tam otomatik ZF şanzıman, bu güce hükmetmeyi kolaylaştırıyor. Arka aksın ön aksa göre dönebildiği bu otobüslerde, 630 litrelik bir yakıt deposu olduğunu söylemem lazım. İstanbul-Çeşme yolculuğunda 225Lira?lık mazot yakan otobüsün ortalama yakıt tüketiminin de, kabaca 30lt/100km civarında olduğunu hesapladım. S431DT?nin, 16 litre hacimli V8 motoru. Bu arada, eski Bistro?nun vites geçişlerinin (yarı otomatik versiyonda) sertçe, ve yavaş olduğunu belirtmem lazım. Yeni otobüste ise, vites geçişleri yeterince sarsıntısız. S431DT?nin ülkemizde kullanılan motoru, ancak EuroIII standartlarını karşılayabiliyor. EuroIV standartlarına uyması için gereken artçı sıvılar, Türkiye?de bulunmadığı için, maalesef ülkemizde bu tip çevreci motorların çalışması hayli zor. Dış Mekan Eski Bistro'nun günümüz tasarım anlayışına göre eski ve gösterişsiz dış tasarımına karşı, Yeni Bistro dikkat çekici bir zerafetle karışık, akıcı bir sportif görünüm sunuyor. S228DT?de, detaylardan arındırılmış bir ön tasarım var. Çok iri olmayan ön farların iki yanında, emsallerinde pek rastlanmayan sürüş lambaları yer aliyor. Sarı renkli camlara sahip sis lambaları da hayli iri. Bu arada, fotoğraflardaki otobüsün aynalarının orijinal olmadığını, sonradan takılmış modern bir ayna versiyonu olduğunu eklemeliyim. Otobüsün çubuk şeklindeki eski tip radyo anteni de, hayli nostaljik. Kapılarda ?Coach of the Year? stickerleri yer alsa da, aslında Setra 2 Serisi?nin üretildiği yıllarda böyle bir yarışma yoktu bile! Ön ızgaradaki iri ?K? (Kässbohrer) sembolünün kullanıldığı son Setra modeli de, bu otobüs oldu. Profilden, otobüsün gösterişliliği daha da azaliyor.! Düz ve sıradan yüzeyler, böyle bir etki bırakiyor. Yanlarda gabari lambalarının bulunmaması, hem güvenlik açısından dezavantaj, hem de tasarımı törpülüyor. Üst kısmı sivrilen ön kapılar dönemin çift katlı otobüslerinin bir özelliği idi. Bagaj kapağı, ve sürücü kapısının kulpları, çok sağlam duruyor. Alt katta, en arkadaki camların trapezoid kesimi, şıklık katiyor. Eski tasarımlı otobüs, hala sağlam bir duruşla yollarda seyrediyor?. du. Sonradan takılan yeni jantlar, eski tasarıma pek uymamış. Arka tasarım da, geçen yılları hissettiriyor: çok küçük stop lambaları, ve bombeli arka cam? Arka kısımdaki ?Kässbohrer Setra? levhası, günümüz Setra modellerinde de gözlerimin aradığı bir detay. Otobüsü profilden camların hizasından saran iki kalın siyah bant, kaputa kadar devam ediyor. Fotoğraftaki otobüstün sol tamponundaki yuva, bir zamanlar arka sis lambasına evsahipliği yapiyormuş?. Plakayı aydınlatmak için 3 spot birden olduğu dikkatinizi çekecektir, aslında ikisi plaka için, ve biri de zamanında uluslararası çalışan otobüslerde bulunan, ülke tanıtım levhasını aydınlatmak için. İri çeki demiri ise, ufak şehiriçi kazalarda, arkadan çarpan araçlara büyük zarar verebilir. Arka görüş kamerası mevcut ama, kokpitteki ekranın yerinde artık yeller esiyor? : ) Otobüsün jantları da orijinal değil, ve üzerindeki yeni jantlar, bu eski otobüse pek yakışmamış. S228DT, ve S431DT?nin önden ve arkadan görüntüleri. Eski otobüsün ufak stop lambaları, ve bombeli arka camı çok nostaljik değil mi? Yepyeni S431 ise, günümüzün modern tasarımlarından birine sahip. İri Xenon farlar, ve LED?li ön sinyallerin kıvrımları, otobüsün genel hatları ile büyük bir uyum içerisinde. Aracın tasarımı gereği, sis lambalarını barındıran ön tampon hayli ufak kalmış. Kaliteli bir malzemeden üretilen ön ızgara, parlak yüzeyinin üzerindeki ?SETRA? markasını gururla taşiyor. Ön farların kıvrımının, aracın profilindeki camların akışına uyumunu hemen farkedebilirsiniz. Alt ve üst katların camlarının birleşmesi tasarıma bütünlük katmış! Tavandaki metalik bantın en sonunda, arka gabari lambası bulunuyor. Profilinin, otobüsün en şık cephesi olduğunu düşünüyorum. Ön ve arkada, üst kat ve alt katı birleştiren kıvrımlı camlar, ve tavandan ön kapılara, oradan da farlara doğru kavis yapan, TopClass serisinin karakteristik bir tasarım özelliği olan metal parça? Tabandaki ufak bagaj kapakları, ve entegre gabari lambaları? Bagaj kompartmanının büyük kapakları, ve arka çamurluklardaki ufak şişikler! İyice karartılmış camlar da, bu güzelliği tamamlayan unsurlardan. Arka tasarımda, büyük ızgara dışında, tek katlı 4 Serisi?nden farklı pek bir öğe yok. Burada da, marka ismini taşıyan şık bir metalik parçaya yer verilmiş. 1) Kässbohrer ismi, artık yeni otobüslerde kullanilmiyor. 2) Arka akslar, ön aksa göre dönmüyor. 3) 431?in boyutları konusunda bir fikir sahibi olabilirsiniz. 4) Varan?ın kurucusunun ismi, vefatından sonra otobüslerin kenarlarına işlenmeye başlandı. 1) Yeni Bistro?da, ön kapılar açıldığı zaman zemini aydınlatan, aynalara gizlenmiş ufak spotlar var. 2) Coach of the Year ödülünün hangi sene kazanildiği (2002), ufak bir kamuflaj ile gizlenmiş. 3 ve 4) Sizce de yeni Bistro?nun tasarımı, bazı noktalarda eskisine benzemiyor mu?!? : P : P Her iki otobüsün de, bolca bavulun istiflenmesine yetecek büyüklükte bagajları var. İç Mekan/Temel Konfor Her iki otobüse de, alçak tabanları sayesinde basamak tırmanmadan kolayca girebiliyorsunuz. Lakin, üst kata erişmek için, hayli dik olan merdivenlerden tırmanmanız gerekiyor. Bu merdivenlerin aydınlatması da, aslında geceleri inip çıkma açısından çok da başarılı sayılmaz: sadece basamakları aydınlatan taban lambaları var, ama tepeden merdiven alanına yönlendirilmiş spotlar kullanılmamış. Yine de S228?in, tam basamakların üzerinden geçen ana aydınlatmaları, etrafı görmeye daha fazla yardımcı oluyor. Basamak eşiklerini vurgulayan floresanlı sarı bantların kullanılmamış olması da dezavantaj. Eski Bistro?da üst kata geçiş için tek bir merdiven var, yenisinde ise önde ve ortada olmak üzere, iki ayrı merdiven mevcut. Sürücü istirahat kompartmanına da, yine bu merdivenlere bitişik bir kapaktan girilebiliyor. Eski Bistro?da sizi, ahşap kaplı bir giriş karşılıyor. Bu alçak tabanlı otobüslere binmek kolay, ancak üst kata tırmanırken dik basamaklarla karşılaşacaksınız! Sürücü istirahat kabinine de buradan erişilebiliyor. Basamakların çoğunda bulunan aydınlatmalar, geceleri yol gösteriyor. Ancak tüm merdiveni aydınlatan özel bir spot mevcut değil. Otobüslerin genel süspansiyon konforları, pek de matah sayılmaz. Özellikle eski Bistro, bozuk yollarda yolcusunu pek sarsıyor. Yenisi bu konuda daha başarılı ama, yine de sert süspansiyon sistemi, darbeleri emmekte biraz zorlaniyor. Ayrıca eski Bistro?da, yaylanma sorunu da var: otobüs enine dalgalanmalarda fazla yaylaniyor. Sessizlik konusunda da, eski Bistro?da sıkıntı yaşaniyor: üst kat gürültülü, alt kat daha da gürültülü! Makina dairesinin tüm uğultusu, kulaklarınıza işliyor. Bu konuda yeni otobüs, elbette çok daha başarılı. Ayrıca, eski Bistro?nun havalandırma sistemi de gürültülü çalışıyor, ve çok etkili de değil. Yeni Bistro?da da ahşap görünümlü bir hole gireceksiniz, ancak buradaki kaplamalar vernikli falan değil, bildiğimiz sticker! Yine de nubuk kullanımı kalite hissini artirmiş. Sarı renk ile vurgulanan korkuluklar, bu dik tırmanışta size yardımcı olacaktır. Ön ve arka merdivenler? Bu merdivenlerin aydınlatılması da, basamaklardaki lambalara kaliyor. Merdivenlerin tamamını aydınlatan herhangi bir spot yok. Yolculuk Katı Otobüslerin üst katları, boyu 1.75ten uzun olanların, koridorda başlarını eğerek gezmelerini gerektirecek, basık bir ortam sunuyorlar. Her iki otobüsün de en ön koltuklarında sınırlı bir diz mesafesi var, ve bu diz bölgesindeki suni kauçuk kaplamalar, otobüslerin ?solid? karakteri ile pek örtüşmüyor. Ayrıca, bu kısım doğrusu güvenlik açısından pek de tekin gelmiyor bana, ayaklarınızı koyduğunuz yerin 3 cm dibindeki karoser, bir darbe anında ne kadar deforme olur, aracın bu kısımları ne kadar rijittir, doğrusu kestirmek hayli zor. Araçların üst kat tabanları koridorsuz tasarlanmış. S228DT?nin kabini, üst katta yaşını daha bir belli ediyor. Aslında kullanılan pekçok parça, bugünün kalite standartlarına göre bile bence gayet tatminkar bir his yaratiyor. Yine de ne olursa olsun 80?lerin tasarımı ile karşı karşıyayız. Tavanda iri peteklere sahip bir ızgara boylu boyunca devam ediyor, portbagajlar ise hem yeterince rijit, hem de genişler. Ayrı aydınlatmaya sahip olmaları da olumlu. Basık iç mekanda, başınızı eğerek yürümek zorunda kalabilirsiniz. Aslında genel parça kalitesi hayli yüksek ama, eski tasarımın getirdiği yavanlık, kalite hissinin önüne geçiyor. Kazaların engellenmesi için merdiven girişi kapatilabiliyor. 1) Tavan boyunca devam eden havalandırma petekleri mevcut. Dijital saat, sadece en öndekiler tarafından okunabiliyor. İlk sırada oturanların TV izlemeleri hayli zor. Tuvelet meşgul iken, koridorun başında, tavanın ortasında bulunan spotlardan biri yaniyor. 2) Tüplü televizyon, koridorda epey yer kapliyor. 3) Merdivenin arkasında oturan yolcular için, emniyet kemeri takmalarını anımsatan bir levha var. 4 - 5) Küllüklere, ?Kässbohrer? ve ?Setra? isimleri işlenmiş. Servis masaları sonradan monte edilmiş. S228dt?de, Portbagaj tavan kısmında, döşeme ile aynı desene sahip halı kaplamalar var. Yanlardaki koridor halıları ise koyu gri renkli, ve pek şık değiller Genel olarak koyu renklerin hakimiyeti, iç mekanın atmosferini biraz depresif hale getirmiş. Eski Bistro?da ana aydınlatma, yolcu koltuklarının üzerinden geçen bir sıra halindeki lambalar ile sağlaniyor. Her iki koltuk setinin arasına, bir aydınlatma grubu eklenmiş. Bu gruplar, normal aydınlatmayı standart sarımtrak ampüllerle sağliyorlar. Gece aydınlatması ise, yine bu grubun içindeki, yeşil renkli ampüllerin yanması ile sağlaniyor. Bence gayet başarılı bir tasarım: aydınlatma yeterince homojen olarak sağlanabiliyor. Gece aydınlatması ise, gözü hiç rahatsız etmediği gibi, yönünüzü rahatça tayin etmenize olanak sağlıyor. Yolcu koltuk setleri de, bence çok çok başarılılar. Ufak ama kaliteli bir hoparlör, yeterince güçlü ve direk bir ışık veren bir çift okuma spotu, hostes çağırma düğmesi, ve havalandırma ızgaraları? Özellikle okuma spotlarını açıp kapatan ufak düğmeler, ve hostes çağırma düğmesinin verdiği kalite hissi çok başarılı. Zaten aslında hostes çağırma düğmesi, aslında bir dörtlü flaşör düğmesi! Son olarak, havalandırma fanını kapatıp açmaya yarayan ufak bir düğme de, yüksek debili havalandırma ile sessizlik arasında bir seçim yapmanıza yardımcı oluyor! 1) Aydınlatma, aracı boydan boya geçen bir sıra lamba aracılığı ile sağlaniyor. 2) Televizyonun altından geçen lambalar, geceleri merdivenleri biraz aydınlatıyor. 3) Uyku aydınlatması, yeşil lambalardan oluşuyor. 1) Portbagajı aydınlatan ufak spotlar mevcut. 2) Kirişleri, yükleme kapasitesini azaltsa da, bozuk yolda portbagajın ses yapmasını engelliyor. 3) Portbagajın aydınlatmasına farklı bir açıdan bakış? 1) Ana aydınlatmaların arasında servis setleri var. 2) Bu setler kaliteli düğmelere sahip, ve bolca fonksiyon içeriyorlar. 3) Okuma spotları etkin ve yumuşak bir aydınlatma sağlıyor. 4) Hostes çağırma düğmesi. 5) Havalandırma ızgaraları kapalı konumda iken? S431?in tavanında açık renkli, ve uzaktan kumaş gibi görünen bir plastik kaplama mevcut. Bu kaplama gerçekten de hayli kaliteli duruyor. Ancak, portbagaj konusunda sıkıntı var: bence eski Bistro?daki portbagaj, kirişlerine rağmen hem daha fazla alan sunuyor, hem de çukurlarda daha rijit kalıp, ses çıkartmadan durabiliyor. Yeni Bistro?nun ana aydınlatması koridorda olduğu için, portbagajlara ayrı bir aydınlatma eklenmemiş. Yeni Bistro?nun iç mekanındaki açık renkler, ferahlık sağliyor. Küçük LCD ekranlar, kullanılmadığı zaman elle katlanarak kapatilabiliyor. Yeni Bistro?da, ana aydınlatma koridordan sağlaniyor. Otobüs boyunca devam eden, sarımtrak bir ışık veren ana floresanlar var. Bu floresanlar, gece moduna geçildiğinde, reostalı devre sayesinde yavaşça soluyor, ve gözleri pek rahatsız etmeyecek, ancak kabin içinin rahatlıkla seçilebildiği bir aydınlatma seviyesine düşüyorlar. Yine de, karanlık şehirlerarası yollarda, kabinin daha da karanlıkta kalabileceği daha düşük seviyeli bir aydınlatma modu da olmalıymış. Sorun şu ki, gecenin ilerleyen saatlerinde, gece modundaki aydınlatmalar da söndürülüyor. Bu durumda, kabin tamamen karanlıkta kaliyor, çünkü üst katın koridoru olmadığı için, koridoru aydınlatacak taban aydınlatmaları da yok. Kabinin zifiri karanlıkta kalması da, hoş bir durum sayılmaz. Servis setinde, iri bir hoparlör mevcut. İki spot, geceleri birşeyler okumak isteyenlere yardımcı olurken, hostes çağırma düğmesi de LED?li olarak tasarlanmış. Geceleri, spot lambalarını yakmaya, ve hostes çağırmaya yarayan düğmelerin aydınlatılmış olması olumlu. Ancak, havalandırma peteklerinin yönlendirilmesi problemli: bu petekler zamanla eskiyip yalama oluyor, ve ya en sağa ya da en sola bakacak hale geliyorlar. Ayrıca, hava debisini ayarlayan tekerleğin üzerindeki semboller de açık değil, havalandırmayı kapatmak/açmak için tekerleği ne yöne çevirmeniz gerektiğini, üzerindeki sembollere bakarak kestiremiyorsunuz. Servis setinin spotları, sürücü tarafından merkezi olarak açılıp kapatilabiliyor, böylece otobüsün içinin aydınlık olması gereken zamanlarda, koridordan gelen ışığın, koltukları yeterince aydınlatamaması sorunu çözülmüş oluyor. 1) Aracın ön tarafında, bir merdiven var. 2) En öndekilerin rahatça izlemeleri için, konsolda iki LCD ekran mevcut. 3) Saat, dış ısı, tuvaletin meşgul olduğu gibi bilgiler, ve emniyet kemeri takma ikazı bu panelde toplanmış. Kabin, sürücü tarafından kamera ile izlenebiliyor. 4) Wireless modem sayesinde, GPRS?in izin verdiği ölçüde internete girilebiliyor. 5) Aracın tavanının basıklığı, servis setlerine ulaşmayı kolaylaştiriyor. 1) Ana aydınlatma açık iken. 2) Uyku aydınlatması açık iken. 3) Servis setine genel bir bakış? 4) Servis setinin düğmeleri, geceleri aydınlatiliyor. 5) Portbagajda kiriş kullanılmamış. <!-- m --><a class="postlink" href="http://www.youtube.com/watch?v=EKdqOgeBLCU">http://www.youtube.com/watch?v=EKdqOgeBLCU</a><!-- m --> Setra 4 Serisi Topclass?te, ana aydinlatmanin gece moduna geçişi. Video, tek katlı bir otobüste çekilmiştir. Her iki otobüsün de hoparlörleri açılıp kapanamiyor, ya da ses seviyeleri ayarlanamiyor (bu özellikler opsiyon), ancak zaten otobüslerin ikisinde de kapalı devre müzik yayını olduğu için, bu çok da sorun değil. Eski Bistro?da, iki adet tüplü monitör var, yenisinde ise (sadece üst katta) toplam 8 adet LCD ekran mevcut. Her iki otobüsün çokluortam sistemleri de, Blaupunkt ürünü, ve S431?de Professional Line ana ünite mevcut. Eskisinde ise nuhnebiden kalma bir ünite var. Koltuklara gelirsek?. Eski otobüsün koltuklarını ben gayet konforlu buluyorum, kolay kullanımlı bir yatma mekanizmaları var, ve o yılların bir Setra klasiği olarak, neredeyse 40 derece yatırılabiliyorlar. Ancak koltukların, sırt kısımlarının olarak biraz kısa kaldıklarını eklemem lazım. Sert koltuklar, uzun yolda yeterince konfor sunabiliyor, deri başlıkları da kullanışlılığı artiriyor. Eski otobüsün servis masaları orijinal değil, yeni jenerasyon otobüslerin masaları monte edilmiş. Ancak çöp kutusu- tutunma çubuğunun bulunduğu kısım orijinal, buradaki ?Kässbohrer? ve ?Setra? armalı çöp kutuları çok özel duruyorlar. Eski Bistro?da, dergiler..vs için fileli bir cep var 1) Koltukların sert bir yapısı var, ve anatomik girinti çıkıntıları yok. 2) Kafa koyma kısımları deri kaplı. Koltuklar, neredeyse 40 derece yatirilabiliyorlar. 3 ve 4) Kol dayama çubukları pratik bir şekilde istenen konuma alinabiliyor. 5) Merdiven arkasında oturanlar için, işlevsel bir masa, ve altta ayaklarını koymaları için bir çubuk bulunuyor. 1) En ön koltuklardan şöförü aramak mümkün 2 ve 3) Öndeki diz mesafesi, endişe verecek kadar az. 4) Diğer koltuklarda tatminkar bir diz mesafesi var. Yeni Bistro?da da, gayet konforlu koltuklar var. Özellikle çift katlı nubuk döşeme kalite hissini üst düzeye getiriyor. Ayrıca döşeme renklerinin açık olması sayesinde atmosfer daha sıcak. Dergi..vs koymak için, koltuk arkalarında kapalı torba şeklinde bir cep mevcut. Yeni Bistro?nun pencere kenarındaki koltukları için, tutunma çubuğunun olmaması bir dezavantaj. 1) En ön koltuklarda rahat etmek zor olabilir, ama en azindan ayak koyma çubuğu var. Dizinizi koyduğunuz kısmın kauçuk kaplanması ucuz bir çözüm. 2 ve 3) Koltuklara genel bir bakış. 4) Çift katlı döşeme mevcut. 5) Diz mesafesi kafi. Her iki otobüsün ortak bir kusuru, dijital saatlerinin tüm kabin tarafından görülememesi. Hatta Eski Bistro?nun saati, ancak otobüsün ön yarısı tarafından görülebiliyor. Yeni Bistro?nun saatin yanısıra, dış sıcaklığı da göstermesi faydalı. Eski Bistro?da tuvalet kullanımda iken, meşgul olduğunu belirtmek için kabinde yeşil renkli bir aydınlatma spotu yaniyor, ancak normal bir kullanicinin bu lambanın manasını bilmesine imkan yok. Yeni Bistro?da ise, tuvaletin meşgul olduğu, adam gibi sembollü bir ikaz lambası ile anlaşılıyor. Her iki otobüsün perdeleri de kaliteli kumaştan üretilmiş. Bistro Katı Eski Bistro?nun café/bar katı: birbirine bakan 4?er bankta, 16 kişiye hizmet verilebiliyor. Bu bankların sadece geçici café ziyaretleri için tasarlanıp, uzun süre oturmaya pek uygun olmadıklarını sizler de fotoğraflardan anlayabilirsiniz. Yine de özellikle eski Bistro?nun yumuşak dolgulu koltukları, bence yenisine göre daha fazla konfor sunuyor. Ters koltuklarda seyahat ederken, hızla akan yola doğru biranızı yudumlamak ise, ilginç bir his. Otobüsün ne kadar süratli gittiği, ters otururken daha fazla belli oluyor. 1) Bistro Katının genel görünümü. 2) Topuz şeklindeki lambalar, otobüslerde görmeye alışık olmadığımız bir detay. 3) Bistro Katına önden bakış. 4) Bank şeklindeki koltuk göründüğünden daha rahat. Pekçok yerde pirinç kaplamalar kullanılmış. 5) Biranızı yudumlarken akıp giden yolu izlemek büyük keyif. Bistro katından detaylar.. 1) Ahşap tavan doğramaları çok şık. 2 ve 3) Ahşapla birlikte kullanılan karartılmış aynalar da, iç mekanın şık ambiyansına katkıda bulunuyor. 4) Tavanın ortası deri kaplı. Ortadan geçen çıtalar da gerçek ahşap. 5) Topuz lambaya ve pirinç kaplamaya bir bakış?. Ahşap, deri ve karartılmış aynaların uyumu? Eski otobüsün Bistro katında, kaliteli ahşap, ve koyu renkli aynaların yoğun kullanımı var. Orta kapıdan otobüse girdiğiniz anda, Bistro katının özel ahşap kaplaması ile karşılaniyorsunuz. Bu bölümde, ufak bir buzdolabı, ve tuvalet var. Oturma alanında ise, pirinç kaplamalar sizi seneler öncesinin tasarım ve malzeme anlayışı ile başbaşa bırakiyor. Deri kaplı orta tavan, kırmızı halılar, ve kullanılan çok kaliteli ahşaplar, bir zamanların kalite anlayışı ile ilgili ipuçlarını hemen veriyor. Normal aydınlatma elemanlarının yanısıra, fanus şeklinde ek ışıklandırma üniteleri kullanılarak, iç mekanın ambiyansına katkıda bulunulmuş. Tavandaki karartılmış aynalar da, dikkat çekici. 1, 2 ve 3) Giriş kısmı, çöp kutusu ve derin buzdolabı. 4) Yedek lastiğin girintisi, koridoru işgal ediyor. 5) Perdeler, mutfağı ve kabini ayırıyor. Kokpite ilerleyince, bir perde ile ayrılmış mutfak bölümüne giriyorsunuz. Burada iki fırın, su ısıtma sistemi, bol bol eşya gözü, bir lavobo, ve buzdolabı mevcut. 1) Mutfağın sağ cephesi? Elektrikli fırın, mikrodalga fırın, buzdolabı ve çanak çömlek dolabı? 2) Fırına genel bir bakış?. 3) Mutfağın sol cephesi: Lavabo, ufak havalandırma fanı? 4) Sol cephe diğer açıdan. 5) Çanak çömlekler.. Yeni Bistro?ya gelirsek?. Fazladan iki kişilik birer masa daha var, bu sayede oturma kapasitesi 20?ye çıkarılabilmiş. Bu otobüste ahşap görünümlü plastikler, ve nubuk döşemenin yoğun kullanımı sözkonusu. Doğrusu, ahşap kalitesi çok da matah değil, özellikle bazı kaplamalarda düşük plastik hissini çabucak farkedebilirsiniz. Buna karşın nubuk alanlar, son derece güzel bir his veriyor. Tavandaki ahşap görünümlü kaplamaların da, eski Bistro?ya göre hayli kalitesiz durduğunu eklemeliyim. Buna karşın, bu otobüsün alt katında bulunan iki ekran, eski otobüste bulunmayan bir özellik idi. LED?li aydınlatmanın yoğun kullanıldığı iç mekanda, koridor boyunca dizili mavi LED?ler, ana aydınlatmayı sağlayan, beyaz LED?ler, masaları aydınlatan ek spotlar, ve en güzeli, koridorun ortasında sürekli renk değiştiren Fiberoptik ışıklar mevcut. Kısacası tam bir renk cümbüşü sözkonusu. Aracın tabanında parke görünümlü bir kaplama var. 1) Gündüz gözü ile, aracın arkasına doğru bir bakış? 2) Gece tüm ışıklar yanarken, ve perdeler çekili iken? 3) Gece, kokpite doğru bakarken.. 4 ve 5) Nubuk kaplı olan Bistro katında rastlanan ahşap görünümlü kaplamaların kalitesi biraz düşük. 1) Aracın çeşitli aydınlatma ve kaplama elemanlarının fotoğrafları? Spotlara farklı açılardan bakış.. 1 ve 2) Ana aydınlatma devrede iken, ve degilken.. 3) Masaları aydınlatan spotlar. Gece iç mekanın aydınlanışı? Fiber ışıkların renk değişimleri? Bu arada, otobüsün hem arkasında, hem ön kısmında ayrı birer mutfak var. Orta mutfakta su ısıtıcı, buzdolabı, lavobo ve fırın mevcut. Orta mutfakta ise, mikrodalga fırın, su ısıtıcı, lavobo, buzdolabı, ve bardak - çanak dolapları var. Nubuk kaplamaların, mutfaklarda da kullanılması hoş. Ön mutfakta, Bistro katının aydınlatmalarının kontrol edilebildiği bir panel de mevcut. 1) Arka taraftaki buzdolabı? 2) Arka mutfak ünitesi? 3) Musluk ve termoslar. 4) Mutfağın, kapağı kapalı haldeki görüntüsü. 5) Arka bölümdeki ikinci fırın. Ön Mutfaktan kareler? Ön Mutfaktan kareler? Fiber aydınlatmanın kontrolleri, mutfakta bulunuyor. Mutfaktan dışarının görülebilmesi hoş bir detay. 1) Fiş vermek için kullanılan yazarkasa. Hemen üzerinde uydu alıcısının kontrol ünitesi, ve alt kata yayın yapmak için kullanılan, mp3 çalabilen ana ünite var. 2) Gündüz mutfaktan bakılınca, bistro kabini? 3) Koridoru aydınlatam zemin lambaları.. 4) Cam sütunları da ahşap görünümlü plastikle kaplanmış. ?VIP? yazilari, biraz sanayii işi. Kokpit Eski Bistro?nun, oldukça karmaşık bir kokpiti var. Çeşitli kontrol düğmeleri, sürücünün heryerini saracak şekilde yerleştirilmişler, ancak bu yerleştirilmede pek bir düzen olmadığı dikkatlerden kaçmayacaktır. Örneğin klimanın ayar panelleri, kokpitin alakasız yerlerinde ayrı ayrı duruyor. Yine de kabaca bir göz atacak olursak, sürücü kapısında cam açma kapama?vs işlemler için kontrol düğmeleri var. Kokpitin sağ ve sol üst kısmı, ikaz lambaları ile donatılmış. Altlarında çeşitli fonksiyonlara kumanda eden düğmeler var. Göstergeler, ayrı ayrı tasarlanmış, ve eski nesil takograf, sürat göstergesinin içine entegre edilmiş. Direksiyon simininin solunda sinyal silecek, sağında ise tempomat ve retarder kontrol kolları var. Radyo ve klima kontrol panellerinin yanında, bir dizi kontol düğmesi, ve altta da kabinin ve kokpitin ayrı havalandırma kontrolleri, ve yine dizi dizi düğmeler mevcut. Konsolun üstünde (sadece otomatik otobüste), kaçıncı viteste olduğunuzu belirten dijital gösterge bulunuyor. Sürücü koltuğuna entegre joystick tarzı vites kolu ile (otomatik versiyonda) şanzımana kumanda edilebiliyor. Bir de, sürücünün hararetini alması için ufak bir vantilatör var, ancak bu vantilatörün tel kafesinin olmaması güvenlik açısından sakıncalı olabilir. 1) Sürücü koltuğu, bildiğim kadarı ile Recero. 2) Kokpit tavanında sarı suni deri uygulanmış. 3) Eski tasarımlı ön konsol. 4) Direksiyon simidinin açısı pek ergonomik görünmüyor? 5) Kokpite bir başka açıdan bakiyoruz. 1) Sürücü kapısında, çeşitli kumandalar, ve araç içi iletişim için interkom ahizesi bulunuyor. 2) Buzları ve biraları, buzmatik?in içine istifleyebilirsiniz! 3) Eski nesil radyo teyp, alakasız yerlerde duran klima kontrolleri ve sıra sıra düğmeler. Konsolun üstünde, şanzıman konumunu göstergesi. 4) Göstergeler, ve uyarı ışıkları. Takograf, sürat göstergesinin içine entegre. 5) Vites kolu, sürücü koltuğunun sağına monte edilmiş. Gelelim Yeni Bistro?ya?. Hayli tanıdık bir kokpit ile karşı karşıyayız: genel ekipmanlarla ilgili kontroller sürücünün soluna, sürüşle ilgili olanlar ise (istisnalar hariç) sağına yerleştirilmiş. Örneğin elektrikli perde kontrolleri, aydınlatma kontrolleri, cam açma kapama, mutfak şalteri, bagaj merkezi kilidi..vs kontroller solda dururken, dörtlü flaşörler, ESP, Durak Freni, kapı açma düğmeleri gibi kontroller sağda sıralanmış. Cruise control, limitör ve retarder, tek bir kol vasıtası ile kumanda edilebiliyor. Cep telefonu kiti de unutulmamış. Kokpitin en sağında ise müzik sistemi ünitesi, ve takograf bulunuyor. Eski otobüsün eksine, bu otobüste sadece iki ana gösterge, ve bir de LCD ekran var. Sürüşle ilgili gerekli parametreler, LCD ekrandan izlenebiliyor. Otomatik vitesin konumu da, yine ekrandan izlenebilir. Recaro sürücü koltuğunun, havalandırma özelliği de var. Ayrıca, aracın iç mekanının ve manevralarda arkasısının izlenebildiği kameraların görüntüleri, ortadaki LCD ekrana yansiyor. Arka görüş kamerasının su püskürtücü sayesinde temizlenebiliyor olması faydalı bir detay. Isıtılabilir olması, kış günlerinde ön camın buhulanmamasını sağliyor. 1 ve 2) Kokpit, ve Recaro sürücü koltuğuna genel bir bakış. 3) Kokpitin solundaki kumandalar? 4) Hostes koltuğu. 5) Blaupunkt Professional Seri müzik ünitesi, ve takograf. 1) Kokpit düzenine genel bakış. Cep telefonu kiti aracılığı ile, sürücü ellerini direksiyondan kaldırmadan telefon görüşmesi yapabiliyor. 2) Havalandırma, ve sürüş kontrollerine genel bakış. 3) Radyo-teyp-takograf bölmesi bir kapakla örtülebiliyor. 4) Torpido gözü olarak, bir buzdolabı daha var! 5) Konsola entegre vites kolu sayesinde vites değiştirmek kolay. 1) LCD göstergeden, seçili vites konumu, iç/dış kamera görüntüleri, ve klima ayarları gibi bilgiler izlenebiliyor. 2, 3 ve 4) Ayrica motor ve diğer işlevlerle ilgili bilgiler de yine bu ekrandan takip edilebilir. (Bu 3 foto başka bir otobüste çekilmiştir) |
|||
16/12/2007, 10:47 AM
Mesaj: #2
|
|||
|
|||
Re: Setra'nın Amiral Gemileri
Teşekkürler arkadaşım.Konuşacak ne bir söz ne bir yorum olabilir.Tek kelime ile şapka çıkartıyorum.Bilgilendirme bu kadar olur.....
Sevgiyle kalın..... |
|||
25/12/2007, 05:19 AM
Mesaj: #3
|
|||
|
|||
Re: Setra'nın Amiral Gemileri
çok güzel bi çalışma olmuş kerem abi teşekkürler
|
|||
|
Konuyu görüntüleyenler: 2 Misafir