Konu Görünümü | Doğrusal Görünüm

**Fatih Kocaoglu** · 06/03/2008, 10:07 AM

Temsa tarafından ilk üretilen Mitsubishi Maratondur.Mercedes Benz Otomarsan'ın tahtını ülkemizde sallayan MAN'dan sonraki tek firmaydı,ancak fren tertibatı ve ilk yıllardaki servis sorunu en büyük dez avantajlarıydı.Bu arabalarla seyahat ettiğinizde büyük keyif alırdınız,mesela rekabette olduğu O303 v8'lerin süspansiyonları ile kıyaslandığında Maratonların daha etkileyici ve rahat olduğu gözlemlenirdi. Maratonların frenleme yaptıklarında sağa ve sola aynı anda sallanmaları ise herkeste bir şaşkınlık uyandırıyordu. Ne de olsa ülkemizde bir ilkti ve herkese şaşırtıcı geliyordu.

Yerlerini 1993 yılının ilk aylarında, Mitsubishi Prenses model otobüslere bıraktılar.Ülkemizde evrim geçiren üretim pazarında yerini alan Prenses otobüsler şehirler arası ana hatlarda kısa süre çalışıp ''gariban arabası'' tanımlamasıyla, Mercedes-Benz'den sonra gönüllerde taht kurmuştu.Ancak her üretilen üründe olduğu gibi ''büyüme gelişme olgunluk'' dönemini tamamlayarak, 1995-1997 arasında MAN S2000 ve Mercedes O 403 otobüslerin çoğalması ile tali hatlara düştülerse de şehirler arası "turizm" ''turist'' taşımacılığında ekonomik ve sorunsuz özellikleriyle tutundular. 1999 yılında son üretimleri yapılarak yerini Safari modellere bırakan Prenses otobüsler, son iki yılda ülkemizde sayılarında azalma görülse de hala daha ''Safari'' modelleri ile Avrupa, Orta Doğu ve Balkan ülkelerine farklı motor seçenekleri ile alçak ve yüksek kabin modelleri ile ihraç edilmektedirler.

İlk Seri örnekler ''1987 1988'' Üretim Maratonlar ULUSOY boyalı.

**M.Ali Sade** · 06/03/2008, 03:08 PM

Gerçekten Maraton ilk çıktığı yıllarda adeta uçak konforunu otobüse taşımıştı.Genel yapısı itibarı ile geleneksel Japon tarzı ince işçilik,çok kaliteli döşeme,ikaz plaketleri ve kapı açılıp kapanması ikaz düdüğü gibi alışılmadık bazı ayrıntıları üzerinde barındırıyordu.

O zamana kadar üretilen diğer marka otobüslere kıyasla oldukça sessiz ve Fatih üstadın belirttiği gibi yolcuyu rahat ettirmek için adeta beşik gibiydi.Şoför mahalli de küçük direksiyonuyla,ergonomik yapısıyla,renkli ışıl ışıl göstergeleriyle hem şoföre ve hem de görsel olarak yolcuya hitab ediyordu.

Yalnız bana göre Prenses'te bu sevimli yapı kayboldu.Prenses genel yapısı itibarıyla eski Japon kökenini kaybederek daha bir bizden biri gibi olmuştu.Bu kaybın en büyük nedeni de yukarıda anlattığım şoför mahalli ve diğer ince ayrıntılar Prenses de bu kadar kuvvetli değildi.Her yönüyle sanki piyasaya ayak uydurmuş gibiydi.Bir de üzerine bazı mekanik sorunlar ilave edilince piyasadan silinmesi maalesef çabuk oldu.Oysa ki en cazip tarafı rakiplarine kıyasla daha düşük olan fiyatıydı.Ve bence de emsali olan rakiplerinden aşağı kalır bir yanı da yoktu.Tabii ki bunu derken emsali olarak O403 ü kasdetmiyorum.

Aşağıya sizlerin anılarınızı tazelemek için hazırladığım Maraton görsel şölenini ekliyorum.

Herkese selamlar...

**Fatih Kocaoglu** · 10/03/2008, 02:39 PM

Ulusoy'un İlk Maratonları 1987 Antalya Kalesi önünden bir kare.
[Resim: fatihkocaoglu1988maratomp7.jpg]

ve ilk Maratonlar Wink

**dantelk** · 19/03/2008, 11:51 PM

ben küçükken, İzmir'e seyahatlerimizi ATS Turizm ile gerçekleştirirdik. Piyasaya yeni ve hızlı bir giriş yapan Marathon'lardan biri ile, İzmir'e gittiğimizi hatirliyorum. Yani, 10-11 yaşında felandım herhalde Smile

Aynı firma ile yaptığımız bu seyahatlerden birinde, mola yerinde sürücü beni yanına çağırmış, ve kokpitteki kapı açma düğmelerinin başına oturtmuştu. Sürücü ve muavin yemek yerken, ben de sürücü koltuğuna tünemiş, otobüse binmek için gelenlere ön kapıyı açıyordum. Kapı açma düğmeleri, sürücünün solundaki kol dayama bölgesine denk gelen cam pervazına monte edilmişti. Bu düğmelere basılınca, kapı açılırken -tıpkı MAN s2000, ve Hyundai belediye otobüslerinde olduğu gibi- bir ikaz düdüğü duyulurdu.

Otobüsün diğer bir ilginç tarafı, kokpitteki düğmelerin üzerinde ne işe yaradıklarının semboller ile değil, direk yazı ile belirtilmesiydi. "İç ışıklar" ya da "Ön kapı" gibi.... Dörtlü ikaz lambalarının, direksiyonun sağındaki retarder kolunun sürücüye doğru çekilmesi ile devreye girmesi, bugün hala temSA Safir'lerde de karşımıza çıkan bir detay.

Otobüsün hatrımda kalan başka birkaç özelliği: çok iri, ve dikdörtgen şeklindeki klasik yan sinyal lambası, arka aksın hemen önünde bulunan, ve yolu yanlara doğru aydınlatan ufak spotlar.. Bir de, Mercedes'lerin dikdörtgen şeklindeki koridor taban aydınlatmalarına inat, yuvarlak koridor taban aydınlatmaları.

İç aydınlatma, koridor boyunca ortada devam eden beyaz floresanlarla sağlanırdı. En ön ve arkadaki floresanların, pavyon tipi lacivert ampüllerle değiştirilmesi olağandı. Yolcuların çok tatlı servis kontrol panelleri vardı; havalandırma ızgaraları çok rahatça ayarlanabilirdi.

Bu otobüsün arka sis lambalarının olmaması, ve bu eksikliğin Prenses döneminde bile giderilmemesi, dikkatimi çekmiştir. Oysa, daha o yıllarda Avrupa'da arka sis lambası bulundurulması bazı ülkelerde mecburi olmuştu bile.

Maraton'ların en ilginç yönlerinden biri de, park lambalarının devreye girmesi ile birlikte, ön farların arasındaki MARATHON yazısının, bir floresan lamba ile aydınlanmasıydı. Bu lambanın ve yazının, daha pekçok varyasyonu, zamanla otobüslerdeki yerlerini aldılar. Bazı otobüslerde firma ismi yazarken, bazılarında Mitsubishi'nin üç elmas şeklindeki sembolü bulunurdu.

Marathon, benim en sevdiğim, özel otobüslerden biridir. Smile

**M.Uğur** · 25/03/2008, 12:28 PM

Alıntı:yanlış hatırlamıyorsam ilk boynuz tipi aynalar mitsubishi prensesle boy gösterdi ne dersiniz arkadaşlar doğru mu ki ??

İlk boynuz aynalar '94 yılında Setra'nın 217 HDH modelinde ve hemen akabinde üretilen 300 serisinde kullanılmaya başlanmıştı. Prenseslerde ise '98 yılından sonra boynuz aynalar kullanıldı.

25/04/2008, 11:05 PM

Ulusoy turizm'e ait ulusoy boyalı 1987 model marathon otobüsü 90 lı yıllarda Alanya'da Kızılkule'nin orada görmüştüm. Otobüsün arka tarfı dikkatimi çekmişti. Arka camı diğer marathonlardan daha büyüktü, stop lambaları daha farklıydı.

Marthon otobüsünün ön camı tek parça olmasına rağmen, mercedes 303 otobüslerin ön camı iki parçaydı.