(03/01/2011 03:56 PM)gökhan diler Yazılan:  

Sirkecide kamyon kuyrugu



Ne kalabalik, burasi eskiden hep böyleydi, hey gidi günler....

Gökhan Üstad'ın yüklediği Son fotoğrafın sağ alt köşesinde Türkiye'de imalatı/montajı Çiftçiler tarafından yapılan Volkswagen EA var. yeşil renkli araç yola çıkmak üzere iken fotoğraflanmış.
Ellerine sağlık üstad..

Az önce ikinci bölümü izledim,herkese tavsiye ederim.Çok çok güzel.

Yol kenarlarindaki tamirhaneler artik yok, cünki gerek yok, "Yük ve Esya " tasir diye rengarenk kamyonetler carsi-pazar, sanayi ve istasyon yakinlarinda yük beklerdi artik onlarda yok.

Birde "Oto lastik" "Lastikci" "Cant ve Samdelci" "Hava basilir" gibi topu topu 10 metrekarelik kirma tastan tek pencereli birde baca deligi olan köhne yapilar olurdu..... Iste o yillardan bir kare, bu resimi anlatarak bitiremeyiz....

Saglicakla

Bunlar tarihi resimler.Bunlar için ne yazsak azdır.

İşte 20" lik çemberli bir jant.Bu jantlar iç lastiklerle birlikte kullanılmak üzere tasarlanmış.Şimdiki lastiklerde iç lastik yoktur.Patlayınca bile çok çok yavaş iner.Halbuki o zamanki içli lastikler patlar patlamaz oracıkta balon gibi söner.

Şimdiki gibi havalı sökme aleti nerde?Ustam bu lastiğin önce kazmayla damaklarını düşürmüş.Zor bela çemberini çıkarıp karşı duvara yaslamış.

Önünde duran dış lastiğin iç tarafından görünen iç lastik değil.Bu jantın üzerine geçerek iç lastiği koruyan "getr" denen kuşak.Halk arasında buna "get" de denilir.

Şimdi buradan iç lastiği çıkaracak.Hafif şişirip arkadaki eski banyo küvetinin içerisindeki simsiyah suyun içerisine sokarak hava kabarcıklarının çıktığı deliği bulacak.Burayı işaretleyip (genellikle de delik çok büyük değilse çöp sokulur) eski ütüden bozma kaynak makinesine yamanmak üzere bağlayacak.Buna da sıcak kaynak denir.

Sonra dış lastiğe ne girip de patlatmış içeriden gözle ve elle kontrol edilip çivi, vida, şiş ,taş ,saç parçası ne girdiyse bulunup çıkarılacak.

Bir de bu lastikçiye gelemediğinizi ve bu işi yollarda yaptığınızı düşünün.Ki bütün şoförler bu işten son derece anlarlardı.Zaten anlamasalar yolda kalırlar,bir yere gidemezlerdi.

Lastikçinin haline bakın.Şimdi en ufak işte bile herkes "aman ellerimin güzelliği bozulmasın" kabilinden eldivenleri ellerine takıyorlar.Bu zavallımın orada parmağı kopsa eğilip yerden almaz,o derece dayanıklı ve sabırlı, bir o kadar da kanaatkardır.

Üstüne giydiği eski elbise kimbilir kaç yıldır su görmemiştir.Hani rengarenk tertemiz tulumlar,pırıl pırıl ayakkabılar?

Ama maalesef işi kılık kıyafet yapmıyor.Şimdilerde lastik patlayınca şoförler tamirci çağırıyor.Pek çoğu bijonların hangi yöne söküldüğünü dahi bilmiyor.

Uzatmayayım,eskilerde yokluk vardı,perişanlık vardı,para yoktu.Ama sanatkarlık vardı.İşini en iyi şekilde yapmaya çalışan,karşısındaki insana en az masrafla arabasını teslim etmeye çalışan ustalar vardı.

Şimdi berber gibi elleri olan kaptanlar var.Arızalı parçayı hiç bilmeyen ama eskisini atıp yenisini "fahiş" fiyatlara takabilen "yetkili ama yetisiz" servisler var.

Nerelerden nerelere geldik değil mi?

Üstadim,
Eline diline saglik, ancak bu kadar güzel anlatilir gecmisten kalan bu kareler tabii ki birde yasanmisligi üstüne eklersek...

Saglicakla

Buyur M.Ali Üstadim,

Asagidaki resime icim daraldikca bakardim, resim Ordu ilimize ait, ama benim cocuklugumun bir kisminin gectigi Istanbulun Rami-Yildiztabya-Taslitarla semtine cok benzemekte, genelikle Balkan göcmenleri, Karadenizli ve Ermeni vatandaslarimizin yasadigi mahallelerdi. Ahsap cumbali, sürgülü pencereleri olan Osmanli evleri ile doluydu, sokak basinda resimdekine cok benzeyen dört tamirhane vardi. Sirasiyla;

Baba Muhittinin yeri,
Lapsekili Ördek Necmini yeri,
Lapin Fevzinin yeri,
Cemizdin ( James Dean ) Salihin yeri,

Rahmetli Ninemden o yillaarda cok dayak yemisimdir, sebebi ise tamirci Ustalarin yanina gidip, ici kapkara sivi ile dolu hamamtasina benzer bir nesnenin icinde civata ve somun yikamak, yasitlarim misketlerin icide baslik secme yarisindayken ben buralardan disariya cikmazdim,

Üstadim bundan sonrasini senin nezih anlatim tarzina birakiyorum...

Saglicakla