Bu son sözlerinize kesinlikle katılıyorum. Özellikle büyük filolarda, otomatik şanzıman çok daha mantıklı olabilir.

Merhaba Sevgili Dostlar.

Yorumlarıma başlamadan önce ,başlığı 1'den ,9'uncu sayfaya kadar atlamadan eksiksiz okudum.Öncelikle başta Tekin bey olmak üzere ,ilgili araçların revaçta olduğu dönemlerde iyi bir gözlemci ve kullanıcısı olarak deneyim elde etmiş ve asıl konumuz olan , 0 403 üzerinde bilmediğimiz,detaylı bilgileri güzel bir anlatım tarzıyla ,arada tuzu biberi olarak gördüğüm fikir çakışmazlıkları çıksada ,içten gelen samimiyeti ile bizlerle paylaştığı için kendisine teşekkür ederim.

Konumum itibariyle ulaşım sektörüyle yakından ,uzaktan ilgim yoktur ,sadece merak üzerine ufak bir maceram olmuştur ,araçların ise fotoğraf sanatı ile ilgilenmekteyim ve takip etmekteyim.Öncelikle konu üzerinde sürekli gelişen ve kıyaslama durumuna düşen MB modeleri zamanında ,şirketler tarafından uygulanan stratejik kararlar doğrultusunda ,o anın durum ve koşullarına göre onaylanmış veya çıkar amacına uygun düşmediği gerekçesiyle vazgeçilmiş ,araçlar pazara sunulmuş veya sunulmamış olabilir.

Özellikle dikkatimi çeken konu ise ,0 403'lerin Üç'üncü sınıf insanlara hitaben görülmesi gibi yorumlar gelişti.Bu çizgiden biraz daha farklı düşündüğümüzde ,geçmişte siyasiciler ,kalkınmamız ve gelişmemiz adına yatırım tercihini Karayollarından yana yapılması ,dış sömürge anlayışına sahip devletlerin üzerimize yüklenerek ,kendi ürettikleri ürünleri bizlere yamaması ,zorunlu bir halde kullanmaya mahkum edilmemiz ve ulaşım alanında uçak ,tren diğer taşıma alternatiflerin gelişmesinin engellemesi gibi vb etkenlerden dolayı ,belki biraz çaresizlik veya zorunluluk gerekçesiyle süreç içerisinde raylar yerine oturmuş ve bu günümüze kadar gelmişiz.

İşte bu süreçte ,markaların sahibi asıl devletler ,o anki çıkar ve şartlara göre 404'leri ,Türkiye pazarına sunmamaların nedenleri elbette vardır ,o da gelecek nesile çıkış yapan 0 403'lerin olabileceği ve çıktığında büyük sükse yapan araçlar ve beraberinde gelişen talihsiz üretim hataları ve yaşanmaması gereken üzücü kazalar ,akıllarda çok büyük bir soru işareti bırakmıştır.Özellikle Tekin beyin gözlemlerinden sonra ,daha da düşündürmeye zemin hazırlamıştır.Yurtdışına çıkan araçlar ve ülkemiz sınırları içerisin sunulan araçlar arasındaki farkların altını çizmek lazım.Diğer bir bakış açısıyla iç pazara sunulan ,hatası olan araçları yurt dışına göndermeye kalksalar dahi ,o araçlar orada kabul görmez ve geri gönderilir.

Bazı üreticiler vardır ki ,buna en iyi örnek olabilecek bir ülke Çin.İllegal olarak ,fikir hırsızlarıyla piyasaya sürdükleri araçların fiyatları çok makul ve tercih eden bir kitlesi olduğunuda varsayarsak ,satış oranlarının iyi olduğu aşikar fakat bu gibi üreticiler araba satmaktan para kazanmazlar ,asıl gelirleri yedek parçalardır.Kısa bir örnek vermek gerekir ise ; trafikte seyir esnasında bir kaza yapıyorsunuz ,maddi hasar olarak farınız kırılıyor.Yan sanayilerde dahil kolay,kolay bulunamayan abuk,subuk şeklinde tasarlanmış bir far için çözüm bulamıyorsunuz ,yetkili servisin yolunu tutuyorsunuz ve diyorlarki size, bu aracın parçası hiçte makul olmayan bir fiyatla karşılaşıyorsunuz.Sonuç olarak ,boynu bükük olarak yaptırmak zorunda kalıyor ,yaptırmazsınızda trafikte ceza yeme riski doğuyor ,kısacası bir çıkmazlık ,çile içine düşülüyor.

Bu örneği vermemdeki sebeb ,Mb'nin bu mantık üzerinde çalıştığı değil ,sadece yorumlarda geçen yurt içi ve yurtdışına sunulan kalite farkının altını çizersek ,acaba yabancı devletlerin farklı stratejesi olarak ,yedek parçadan ve servis bakımlarından da ,Türkiye'deki tüketicilerden para didiklemeye çalışması denilebilirmi şeklinde bir soru işareti doğuruyor ?

Herşeyden önce ülkemiz sınırlarına kurulan otobüs fabrikaları ,babamızın hayrına kurulmadı.Hepsi emperyalist devletlerin sömürge anlayışının bir parçasıdır ve değerli M.Ali.Sade'nin tasvip ettiğim bir sözü olarak ,tam aklımda olmasada ''Otobüs sermayesi ,yabancı devletleri kalkındırmaya yönelik yapılan bir yatırımdır''.Bu noktada da bizden ;Türkiye'den bir başkası yok.

Yorum esasları sırasında ,Dantelk ;Kerem Koçak lütfen yanlış anlaşılmasın ,tartışmalarda hiç bir art niyeti yoktur ,sadece araştırmacı ve gözlemci kişiliği ile konu üzerinde hakimiyetini göstermiş ve soru işaretlerine cevap aradığını görüyorum

Herkeze selamlar..

O 403 üretildiği yıllarda şu ihraç edilecek aracın parçaları şu yurtiçine gidecek aracın parçaları diye birşey söz konusu değildi.Aynı parçalar kullanıldı.Fakat gideceği ülkenin trafik kurallarına uygun değişiklikler oluyordu.Örneğin araç dışındaki valfler yani hava muslukları.0 350 Tourismolar, O 403 SHD,O 403 RHD ve O 560 İntourolar ile aynı banttan aynı montaj işçilerinin emeği ile üretildi.Kalite farkı diye birşey yoktu.Koridorları farklıydı.Bildiğiniz gibi O 403 SHD ve RHD lerde alüminyum profiller kullanılmıştır.O 350 Tourismo larda koltuk ayaklarının altında düz çıta kullanılmıştır.Altında da aydınlatma lambalarının olduğu bir profil vardır.12.783 adet üretildi.Çoğu Avrupa dan Çin e kadar ihraç edildi fakat oralarda hiç araç yandığı haberi gelmedi.Saygılarımla...

Bilindiği üzere Mercedesin O404 DD ile bir çift katlı girişimi olmuş, ancak bu proje 1 adet üretilerek prototip olarak raflarda kalmıştır. Ancak bu prototip bilindiğin aksine Mercedes fabrikalarında üretilmemiştir. Buyrun bir bilmece size. Bu araç nerede üretilmiştir ve esas soru neden Mercedes fabrikalarında üretilmemiştir

Bu kasa Mercedes-Benz şasesi üzerine Drögmöller karoseri firması tarafından yapılmış.Mercedes ile bağlantısı 1950 li yıllara kadar dayanıyor.Bu aracın üretilmesi için Mercedes'in üretim sistemi 1991 yılında uygun değilmiş.Daha sonra Drögmöller firması ile anlaşazlığa düşünce bu otobüsün seri üretimi iptal edilmiş.Dediğiniz gibi sadece 1 adet üretilerek otobüs tarihindeki yerini almış.

Evet doğru Zafer Bey teşekkürler. Araç Drogmoller üretimi. Neden Drogmoller üretimi olduğuna gelince: Mercedesin Mannheim fabrikasının 90 lı yıllarda bu boyutlarda bir aracı üretecek yükseklikte bantlara sahip olmaması.