Muavinler ve anıları
|
24/11/2007, 08:39 AM
Mesaj: #7
|
|||
|
|||
Re: Muavinler ve anıları
-7-
İstanbul yoluna girdiklerinde Ahmet otobüsün ön tarafındaki mikrofonu aldı,önce birkaç kez üfledi,daha sonra da kendisinin dahi anlamadığı birkaç şey söyledikten sonra herkese hayırlı yolculuklar diledi.Kağıt peçeteye özenle sardığı kolonya şişesiyle yolculara kolonya ikram etti.Daha sonra da ilk su taleplerini karşıladı.Suları verirken ?daha yeni bindiniz suyunuzu da içip öyle binseydiniz ya? diye düşünmekten de kendini alamadı ama yolcuya da belli etmedi. Mehmet kaptan yolcu listesini Ahmet?e vererek yolcuyu kontrol etmesini söyledi.Ahmet de tek tek biletleri alıp inceleyerek bu işlemi tamamladı.Bir hata yoktu. Tavan lambalarının söndürülmesi yolcular için uyku saatinin başlangıcıydı.Ağlayan bir küçük çocuğun haricinde içeride sadece motorun şıkırtılı asil sesi işitilir oldu. Ahmet arkada sakladığı küçük taburesini alarak kaptanın yanına oturdu.Yol boyunca Mehmet kaptandan öğrenebileceği çok şey vardı.Onun bütün hareketlerini en ince ayrıntısına kadar takip ediyor,hangi durumda hangi tepkiyi verdiğini,vitesleri nasıl değiştirdiğini,direksiyonu nasıl tuttuğunu,pedallara nasıl bastığını adeta beynine nakşediyordu.En çok da diğer otobüslerle kapışması hoşuna gidiyordu ama kaptanın böyle muhabbetlere kızdığını bildiği için ona bir şey söylemiyordu. Akdoğan köyünün rampasına geldiklerinde arkadan gelen bir O302 milim milim de olsa onları sollayarak zor bela önlerine girebilmişti.Mehmet kaptan bu işe biraz bozulsa da sadece arkasından birkaç kez sellektör yaparak sinirini belli etmişti.Sonra da Ahmet?e arabanın egzostundan çıkan 30-40 cm lik alev dilini göstererek iyi motorlarda bu alev çıkışının görüldüğünü dolayısıyla da kendilerini sollayan otobüsün de iyi bir motora sahip olduğunu anlatarak biraz olsun sinirini yatıştırmıştı. Ahmet öndeki otobüsün arka tamponunun altından parıldayan plastik reflektörlere hayranlıkla baktı.Ne kadar da güzel parıldıyorlardı.Nikelajlı plaka lambası,stop lambaları ve Mercedes amblemi otobüsün arkasında çok sade ancak müthiş bir estetik içerisinde yerleşmişti. Ahmet öndeki otobüsü incelerken ve aralarında neredeyse birkaç metre mesafe ile ve 80 km/h hızla seyrederken öndeki otobüs sol sinyalini yakarak hemen önündeki yorgun BMC?yi sollamak üzere sol şeride çıktı.Mehmet kaptan önce sol aynadan arkadan gelen olup olmadığını kontrol ettikten sonra çok hafif sol yaparak öndeki otobüs ve BMC arasındaki boşluktan ön tarafı kolaçan etti.Çok uzaklardan titrek bir far görülüyordu.Muhtemelen de bu bir 520 MAN olmalıydı diye aklından geçirdikten sonra bir taraftan sol sinyalini yakarken güzel bir çift debriyaj ve ara gazı ile bir ufak vitese geçti,çabucak BMC yi sollayarak sağ aynadan geçtiğinden emin olduktan sonra şeridine döndü.Bu arada karşıdan gelen kamyona da dikkat etmeyi unutmadı,evet bir MAN?dı. Bu hareket Ahmet?in çok hoşuna gitmişti.Hemen demin ustasının bahsettiği egzost alevi aklına geldiği için o da geçerken BMC nin yandan çıkan Egzost ucuna bakmiştı.O302 kadar olmasa da BMCde de turuncu-kırmızı arası bir alev görünüyordu. (Devam edecek) Herkese Selamlar... Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. magazinulasim@yahoo.com |
|||
28/11/2007, 12:00 AM
Mesaj: #8
|
|||
|
|||
Re: Muavinler ve anıları
Zaman zaman "Muavinler ve anıları" konusunu bir kaç günlüğüne askıya alıyorum.Bitti sanmayın,devam edecek.Önümüzdeki günlerde yeniden "muavin Ahmet'in "anıları ışığı altında O302 lere devam edeceğiz.Zaten O302 de son otobüsümüz olacak.Diğerlerini hem kayda değer bulmuyorum,hem de zaten halen dahi piyasada olan V6 ,V8 ve O304 ler var.Çok fazla nostaljik değerleri olduğunu düşünmüyorum.
Burada anlattıklarım ana fikir olarak kendi yaşadığım ya da gözlemlediğim bazı olaylar ve yakın çevremde gerçekten meydanlarda araba yıkarken otobüs aşkı ile muavin olup da daha sonra yeteneği ve dürüstlüğü ile en kaliteli firmaların otobüslerine kadar ulaşabilmiş,ancak kendine ait bir arabası olma şansını yakalayamamış yakından tanıdığım insanlara aittir. Herkese Selamlar... Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. magazinulasim@yahoo.com |
|||
28/11/2007, 07:13 PM
Mesaj: #9
|
|||
|
|||
Re: Muavinler ve anıları
-8-
Uzuntarla?daki mola yerinden çıktıklarında artık önlerinde çok da fazla bir yol kalmamıştı.O yüzden Ahmet yol boyunca uyumamasına rağmen yine de inecek yolcuları düşünerek uyumamak üzere Mehmet kaptanın yanındaki taburede yerini aldı.Yolcu listesine işaretlediği yolda inecekleri tekrar gözden geçirdi.Gebze ve Bostancı kavşaklarında inecek üç kişi haricinde Harem?e kadar inecek yoktu.Harem?de inecek beş kişinin ardından da Boğaziçi Köprüsü?nü geçmenin ardından Topkapı?ya kadar direkt devam edeceklerdi.Listeyi düzgünce katlayarak yine torpidoya koydu. Mehmet kaptan muavinliğinde ustasının gece araba kullanmasına bayılırdı.Ustasının hiç uykusu gelmediği gibi yolun sonuna doğru iyice de açılırdı.Şimdi de kendisi aynı durumdaydı.Düzce?den sonra biraz bastıran uykusu şimdi içtiği çayların da etkisiyle iyice dağılmıştı. Mehmet kaptan marş düğmesine yaslanarak gösterge tablosu üzerinde çok eğreti bir biçimde duran ve aslında buradan düşmeyerek arabanın ne kadar sakin yol aldığını da ispat eden İbelo marka çakmağa uzandı.Sigara tiryakisi de değildi ama gecenin bu saatinde canı istemişti nedense.Cebinden çıkardığı ve Akyazı?da imal edildiği iddia edilen yabancı marka bir sigarayı tek çakışta yanan bu çakmakla yaktı.Yan camını çok az çekerek dumanın buradan çıkmasını sağladı.Çakmağı da yine ağır hareketlerle eğreti yerine bıraktı. Ahmet yine her zaman olduğu gibi Mehmet kaptanı çaktırmadan süzüyor ve hareketlerini beynine adeta nakşediyordu.Yol gecenin bu saatinde oldukça boş olduğu için Mehmet kaptan vitesi beşe,deviri 2300 e ve hızı da 100 km/h civarlarına yaslamış olarak keyifle yola devam ediyordu.Ahmet Kienzle marka kilometre saatinin içinde yanan nokta şeklindeki kırmızı lambaya baktı.Otobüslerin azami sürati olan 80 km/h aşıldığında bu lambanın ikaz maksatlı olarak yandığını Mehmet kaptan ona öğretmişti. Ama Ahmet en çok diğer gösterge içerisinde yanan mor renkli uzun huzme ikaz lambasını severdi.Eğilerek selektör koluna baktı.Evet aşağıdaydı ve uzun farlar yanıyordu.O zaman mor ikaz da yanıyor olmalıydı.Boynunu biraz uzatarak baktı,yanıyordu. Yolcuları bıraka bıraka İstanbul?a indiklerinde Mehmet kaptan otobüsü Edirnekapı?da müsait bir yere park ederek gerekli bakım ve temizlik için Ahmet?e emanet etti.Kendisi de dinlenmek üzere ayrıldı.Ahmet?e de arabanın başından ayrılmamasını sıkı sıkıya tembihledi ve karnını doyurabilmesi için biraz para bıraktı. Ahmet önce gecenin yorgunluğunu çıkarmak üzere arka beşlide bir güzel uyku çekti.Daha sonra da temizlik işine başlayacaktı. (devam edecek) Herkese Selamlar... Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. magazinulasim@yahoo.com |
|||
14/12/2007, 05:02 AM
Mesaj: #10
|
|||
|
|||
Re: Muavinler ve anıları
Demin bir mesajımda biraz değindim.Sitedeki teknik arıza ile benim bilgisayarın çökmesi ve bir daha iflah olmayacak hale gelmesi sonucunda muavinler de istirahate çekildiler.Yarından itibaren yolların yaşayan efsanesi O302 lerle günlük olarak devam edeceğiz.
Herkese selamlar... Herkese Selamlar... Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. magazinulasim@yahoo.com |
|||
16/12/2007, 02:10 AM
Mesaj: #11
|
|||
|
|||
Re: Muavinler ve anıları
Bir kış gecesi Ankara?dan yola çıktıklarında hava kapalı ama yağışsız olmasına rağmen Bolu civarında her yer bembeyaz olmuştu.Bolu Dağı?nı inebilmek için trafik ekiplerinin yolu kapattığı bir yerde zincir takarak havanın aydınlanmasını beklemişlerdi.Geçişe müsaade edilmesini takiben de karlı yollardan zor bela akşam üzeri İstanbul?a gelebilmişlerdi.
Topkapı Anadolu Garajı?na girdiklerinde hava iyiden iyiye kararmıştı.Yaklaşık 15-16 saat süren maceralı bir kış yolculuğunu takiben geldikleri garajda hareket saatlerine 4-5 saat bir süre kalmıştı. Mehmet kaptan arabayı hemen hareket peronunun karşısına yolcu indirmek üzere park etmişti.Temizliği de Ahmet mecburen burada tamamlayacak ve vakitleri geldiğinde hareket edeceklerdi.Mehmet kaptan yolun yorgunluğunu biraz olsun atabilmek üzere bankodaki katiplere bir selam verip üst kattaki somyada dinlenmek üzere merdivenlere yöneldi. Ahmet de yol boyunca uyumamıştı ama vazifeleri ağır basıyordu.Önce içerideki çöpleri aldı,kül tablalarını boşalttı,eski gazeteleri ve döküntüleri toparladı ve daha sonra da koridoru bir güzel süpürdü.Kovasına su doldurmak için arkadaki tuvalete gittiğinde yine aksi tuvaletçiyle ufak bir tartışma yaşadı. Aldığı suyla camları içten sildi.Dışarıdan da şöyle bir alel usül temizlik yaptı.Ama ön tarafa ve ön cama çok özen göstererek tertemiz yaptı.Giriş basamaklarına ve koridora döşemeyi yolcuların çamurlu ayaklarından korumak üzere eski gazetelerden sererek işi bitirdi. Arabanın temizlik işi bittikten sonra Bolu?da polisin zoruyla taktıkları zincirleri bagajdan çıkardı.Güzelce gözden geçirdi,yolda kopan baklanın yerine yedek baklalardan takarak kopuğu da onardı.Lastikleri ve kancaları teker teker kontrol etti.Ne de olsa zincir takma işi Ahmet?e aitti.Zincirlerin takılabilir olduğundan tamamen emin olduktan sonra şimdi arabayı kapatarak biraz dinlenmek onun da hakkıydı.Zaten hareket saatine de neredeyse birkaç saat kalmıştı. Hareket saati yaklaşırken kar da yeniden hafiften atıştırmaya başlamıştı,yine zorlu bir yolculuk olacak gibi görünüyordu. (Devam edecek) |
|||
19/12/2007, 12:14 AM
Mesaj: #12
|
|||
|
|||
Re: Muavinler ve anıları
Ahmet ustasından habersiz arabayı genellikle hareket ettirmezdi.Ama şimdi hareket saatine yarım saat kalmasına rağmen Mehmet kaptan yazıhanenin üst katında uyuyordu.Arabanın da bu saatte peronda olması gerekirdi.
Aslında Mehmet kaptanın uyuyor olması da güzel bir bahaneydi. Ahmet daha önce pek çok defalar bu otobüsü kullanmasına rağmen içini kaplayan otobüs kullanma heves ve heyecanına hakim olamıyordu.Gidip kaptanı uyandırmak da işine pek gelmediğinden kendi kendine karar vererek direksiyona oturdu. Koltuğun sağ altındaki mandaldan koltuğu biraz daha öne çekerek pedallara rahat ulaşabilmesini sağladı.Yanan bütün lambaları ve radyoyu kapattı.Vitesi boşa aldığından iyice emin olmasına rağmen yine de debriyaja iyice basarak ayağını debriyajda tuttu. Seslice ?Bismillahirrahmanirrahiym? derken ana şalter ve marş düğmelerine bir anda çok kısa süreli basarak O302?yi çalıştırdı.Motor arkadan kükreyerek çalıştı.Ayağını yavaşça debriyajdan çekti.Birkaç kısa aragazı yaparak devri devir saatinden inceledi.Soldaki göstergede yanan ters hilal biçimi büyük kırmızı lambanın hava tüplerinin dolu olmadığını gösterdiğini ve bu vaziyette hareket edilmeyeceğini Mehmet kaptan özellikle öğretmişti.Lamba şimdi de yanıyordu.Lambanın sönmesini beklerken yandaki toz beziyle gösterge tablosunun camlarını ve göğüsü de pırıl pırıl yaptı. Havanın dolduğunu gördükten sonra iç lambaların hepsini ön kapı girişi hariç yaktı.El frenini cart diye seslice bıraktı.Debriyaja basarak önce takviyeyi çekti.Takviye çekildiği zaman Mehmet kaptanın sonradan Dolapdere?deki ustasına yaptırdığı ışıklı vites kolu da ışıl ışıl yandı.Peşinden anahtarlı far anahtarından farlarını da yaktı.Farlar yandığı zaman sellektör kolundan farları kısa huzmelere aldı. İkinci vitese taktığı otobüsü kaldırmadan önce etrafına iyice bakındı.Ortalık tamamen boş olduğunda yavaş yavaş hareket ederek peronda duran iki otobüsün arasındaki boşluğa hiç çekinmeden bir kuğu edasıyla yanaştı.Tam olarak peronda yerini aldıktan sonra el frenini cayırdatarak kurdu.Farları anahtardan park durumuna aldı ve takviye düğmesini basarak vites topuzunu da söndürdü.Ön kapı girişindeki tavan lambasını da yaktı.Aynalardan bagaj kapaklarının açılıp açılmayacağını da kontrol etti,süper yanaşmıştı. Koltuktan kalktığı zaman heyecandan dizlerinin titrediğini hissetti.İlk defa perona otobüsü başarıyla yanaştırmanın verdiği keyifle aşağıya indi. Bu arada Mehmet kaptan da uyanmış yazıhanenin buğulu camından Ahmet?i izliyordu.Şımarmaması için ?iyi yanaştın ? gibi bir şey söylemedi ama yanaşmasını o da beğenmişti. Ahmet yolcuların bavullarını fişleyerek bagaja yerleştirirken dizleri hala titriyordu.Heyecandan havanın soğukluğunu bile unutmuş ve gömlekle aşağıya inmişti.Soğuk aklını başına getirdiğinde artık dizleri de titremiyordu.İçini çok acayip bir mutluluk kaplamıştı. Hareket saati gelmişti,yeni bir macera başlıyordu. (Devam edecek) Herkese Selamlar... Sitede yayımlanan fotoğrafların her türlü hakkı sitemiz ve yazarlarımıza aittir.İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. magazinulasim@yahoo.com |
|||
|
Konuyu görüntüleyenler: 4 Misafir