Alıntı:Burda bulunan çoğu üyemiz otobüslerle iç içe otobüs camiasında neler olup bittiğinden çoğumuzun haberi var.Sadate gelmek gerekirse benim asıl demek istediğim bazı büyük firmalar 2004 model 403 lere sıra vermiyorken araçlarını yenilemelerini istemek yerine kimseyi mağdur etmicek şekilde bir çözüm bulunsa kötü mü olur?

Daha önce bir çok yerde bu sorunu, bir çok esnaf ile beraber dillendirmiştik.Şehirlerarası çalışan arabaları istediğiniz kadar yol belgeleri ile kontrol altına almaya çalışsalarda,çözüm getirmediğini görebilmekteyiz.

Şehirlerarası çalışan esnaflara yapaılacak en iyi uygulama,ticari taksilerde ve ticari minbüslerde olduğu gibi plaka sistemidir.Eğer bu uygulamaya geçilmez ise devletin,bu sektörde denetimi fazla olamayacaktır,kayıt dışı ekonomi ise bu çözümsüzlüğün yanında,kdv'si olacaktır.En çok güldüğüm ise Prenses ile yolcu taşıyan firmalardır,yani bunlar daha önceleri ''bize yüklü talep olsa da,modelsiz arabaya iş vermeyiz'' demeleridir.Ama gelin görünki arefe ve öncesinde otogarlardan prensesler O 304'ler yoğun taleplere dahi cevap verememiştir.

Fatih Kocaoglu arkadasımızın da dedigi gibi ticari taksi ve minibüslerde ki plaka sistemi uygulanırsa daha iyi olu ama bence Türkiye sartlarında bu iş cok zor Turkiyede sehirler arası ulasım öle bir hal aldıki kimin ne yaptıgı belli degil özellikle sirketlerin sahıs araclarını yenıliyememesi sahıs ların sorun cıkartması artan yol cu talebine karsı sirket lerin yeterli araclarının olmaması ve dolayısıyla model we marka gözetmek sizin bayram arİfe gibi günlerde sefer ler düzenliyo olmaları cok kötü bir durum bunun en önem li sebebi ssirket lerin eskisi gibi arac politikası uygulamyıp onun yerine sahıslara gitmesi şimdi düsünün bikere filonuzun %50 si sahıs ve siz arac yenılmek ıstıyosunuz ve sektör kan aglıyo sahıslarda artan mazot fiyatları ekonomik kriz nedeniy le araclarını yenılemek istemi yo cünkü para yok kazanamıyo dolayısıyla bu gibi işlerde pürüzler cıkıyo ve sirketin imajı kötüleniyo sirketler araclarını kontrol edip sahıslarını da denetim altında tutmalı önceden bir Neoplan bir Setra sadece büyük firmalarda varken şim di önüne gelen buaracları alır hale geldi ve önüne gelen otobüsçü oldu e tabi haliyle sorunlarda we araclarda takip edlemez hale geldi ve bu gibi günlerdede kullanır hale geldiler şirketlerin cogu bu 5 yas kuralına uymuyo we bu bes yas kuralına uymayan araclarda kiralık sahıs araaclardır şirketler 5 yas kuralından bahsederken kendi bünyesinde calısan şirket araclara göre konusuyolar sahısları kimse görmüyo veye görüp görmemezlige geliyo ben burda sahıslar calısmasın demiyorum sadece sirket ler eger kendilerni bir sirket olarak görüyosalar sadece kendi aracları için degil ibünyesinde calısan sahıslarıda hesaba katıp ona göre bir takım genellemelerde bulunsunlar sahıs araclarını kontrol altında tutsunlar

Alıntı:Yenilemek istememeleri gayet normal bir otobüs kendisini 5-6 yılda anca amorti ediyor o süre içinde model dşüyor haydi tekrar otobüsü sıfırla hangi şahıscı buna dayanabilir ki? Bazen düşünüyorumda hani biz arabacılığımızla övünüyoruz ya en iyi şoförler biziz diyoruz ya gerçekten koca bir sıfırız bu konuda avrupadan buraya gelen otobüsleri görüyoruz daha sonra takip ettiğimiz yabancı sitelerde görüyoruz 86-87 model otobüsler hala taş gibi bizim 97 403 lere taş çıkartılır bence şapkamızı kafamızın önüne koymalıyız ve birilerinin buna dur demesi lazım....

Şüphesiz ki dediğin doğru,ancak deişsen şartlara da nispi olarak uyum sağlanması sektörde,90'lardan sonra mecburi bir hal almıştır.
Ne hikmettir ki,bizim ülkemizde ticaret ve işletmecilik biraz populist ve başkasından görerek yapılmaktadır.Herkezle bir büyük olma hedefi ile yola çıkar,sektördeki büyükler gibi,kendi poltikasını belirler,onlar gibi davranır.Otobüs sektörü de böyle,sektörün içersinde olmayan,ticari hayatı farklı alanlarda oldukça karlı olanalr,bu işe girerken,ilk adımı Ulusoy ve Varan gibi olsun diyerek belirliyor,peki sonrası ne oluyor,heyecanlar heyezanla sonlanıyor.

Bugün fazla değil,bir kaç yıl geriye dönüp baktığımızda,bu işe adım atanların,marka olanların hiç bir tanesi Ulusoy Varan ve ya Metro gibi bir iddia ile ortaya çıkmadı.Peki sonuç ne oldu,herkez nasibini yemeye başladı.Bugün dikkat edin Travego 17 ile aynı yolu giden,aynı hizmeti veren,müşteri odaklı firmalarda var,peki sonuç olarak ne demek mi istiyorsun dersen,biraz işletme mantığı ile çalışmak gerekiyor,artık günümüz dünyasının işletmeciliği müşteri memnuniyetine odaklanmış durumdadır.


Son günlerde bazı ulaşım meraklısı olanların,bazı yerlerde yazılarını okuyorum bunların içersinde sektörde olanlarıda var,kendisini olmuş gibi gibi gösterip olmayanlarıda.Bunlar yani olamayanlar genelde polemikler deryası içerisnde,hırsları ile bügün ak dediklerine yarın kara diyebilecek,köylü kurnazlarıdır.Bir kaç yerde ''Firmaların İkram parasından ve masraf kesintilerinden bıktık'' diyenlerin biraz kendilerine göre haksız olduklarını düşündüm.Şu bir gerçektir ki bu firmalar eğer sizlerden,bu kesintileri yapmaz ise ayakta kalmalrının mümkünatı yoktur.Olaya tek taraflı değil biraz iki yönlü bakmanın gereği vardır.

CHP'nin Bursa adayı Kamil Koç'tan
İş dünyasından siyasete transfer olan isimlerin son örneği Kamil Koç'un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sena Kaleli oldu.
Kaleli, CHP'den Bursa Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunu açıkladı.

Siyaset'de bu işe çözüm bulabileceklerinin,kanaatin de,değilim aslında.

Dün Tofed Ahmet Yalamanoğlu ile Ulaştırma Bakanının kapısını aşındırdığın da,uçak rekabetine karşı hiç bir şey elde edememiştir,hatta ötv'siz mazota da ,üstelik binlerce kişiyi temsil eden federasyon olarak.

Erman, Zaman ve Man Üçlüsü.

Mesaisinin bitiminin ardından,hızla durağa yürüyüp ardından beklediği,otobüsü kaçırmak insan oğlunun hiç sevmediği bir durumdur.Hele ki otobüsü az bir zaman farkı ile kaçırdığınız da ve kısa bir mesafeyi tekrar hızlı adımlarla kat ederek yetiştiğinizde,kapıyı tıklayarak şöföre işaret dili ile bineceğinize dair bir hareket yaptığınızda,hiç oralı olmaması,trafiğin içersinde umursamaz bir tavırla aracı hareket ettirmesi,ardında ilerki bir durağa kadar hızla koşmanız,belkide bazı şöförlere karşı yapılmayacak olan iltifatları içinizden yapmaya sizleri zorlayabiliyor.Bu tabi herkez için geçerli olmayada biliyor,kimi zaman da otobüse yetişmek için koşan birisinden,bazen güneş yüzü görmemiş sözleri iltifat olarak , şöförün baktığı aynalara karşı,mücadeleci bir şekilde dile getirmeleri ise sabah ve akşam vakitlerinin,insanoğluna en komik kimi zamanda,ağlancak halimize güldüğümüzü göstermektedir.
İşte Erman;Yaman ve yılmayan adamın o anıdır bu fotoğraf ancak,erman yukarıdaki anlatılan durumun hiç bir tanesine haiz değildir.Tüm gayretleri ile ışıktaki duran otobüse belki bir ihtimal binebilirm diye düşünerek koşmuş,ancak şöförün trafik kuralları ve iett'den rapor yeme korkuları karşısında ''durağa git durağa...'' sözü ile karşılaşmış ve mücadele başlamıştır.Karşınızda Erman,Man Lions Clasic ile mücadele anı.