Mukaddes topraklara,gönnül dünyanız ile geçmiş yıllarda pek tabii olarak,ulaşım imkânı ve şartları şimdiki gibi kolay değildi aksine oldukça zor ve meşakkatli idi.Kamyondan tadil edilen otobüsler ardından kıt kanât sanayiimizin ürettiği ya da ithal ettiği otobüsler,ilerleyen zamanla birlikte konforlu hâle gelmişti.


Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığı'nın öncülüğünde düzenlenen bu fâliyet ihale ile,otobüsçüye bildirilir Türkiye'den Hâşimioğlu,Ulusoy,Karasu Turizm,Has Turizm ve yerel olarak bir çok bir firma taşıyıcı olarak genel ve ya yerel olarak bölgesinden bu ihaleye katılır,hacılarımızı guru ile o topraklara ulaştırırlardı.


Hacılarımızın Suudi Arabistan'a ulaşmak için iki farklı seyahat seçeneği vardı.

İlk Seçenekli Seyahat ;Urfa Tarsus-Adana-Gaziantep Nusaybin sınırımız üzerinden Bağdat,Kerbela,Basra Kuveyt sınırından Riyad'a ulaşıyorlardı.

İkinci Seçenekli Seyahat ; Eskişehir-Akşehir Konya- Adana-Antakya Cilvegözü üzerinden Halep’e oradan Şam'a kadar devam edip Ürdün Tebük üzeri Medine'ye ulaşıyordular.

Neden İki Farklı Yol ?

Günedoğu Anadolu yolu üzerinden ve orada bulunan Peygamberlerimizi ve önemli şahsiyetlerimizin türbelerini ziyaret etmek,Irak ve Bağdat'da bulunan Hz Ali efendimizin türbesini ziyaret etmek...İkinci yol güzergahın da ise Ashab-ı Keyif ziyareti Halep'te 5'nci İslam Halifesi olduğu rivayetlerle bildirilen Ömer bin Abdülaziz'i ve Peygamber Efendimiz'in (S.a.v) kızlarına ve eşlerine,ayırca ilk müezzin olan Bilal-i Habeşi'ye yapılan ziyaretleridir.