Konu Görünümü | Doğrusal Görünüm

**M.Ali Sade** · 16/11/2011, 10:43 PM

Benim için çok değer taşıyan bir resim daha.

İstanbul'da liseyi yatılı okuduğum yıllarda bu yazıhane beni evime,sevdiklerime kavuşturan kutsal bir yerdi.

Sağlam Turizm o yıllarda Ankara'ya gündüz 09:00 akşam da 21:30,22:30 ve 23:30 da olmak üzere toplam dört otobüsle hizmet veren çok temiz ve nezih bir firmaydı.

İzmir hattında da faaliyet gösterirdi.

Ben çoğunlukla akşam 21:30 otobüsünü tercih ederdim.Bu saatte de çoğunlukla 34 PE 001 plakalı mavi beyaz tertemiz bir O302 ye denk gelirdim.

Bu otobüs bu güzergahta önce İzmit Kirazlıyalı,daha sonra Düzce'de Akçakoca kavşağında Öztürkler Tesisleri ve daha sonra Gerede Esentepe Çay Salonu'nda mola vererek tamı tamına sekiz saatte Ankara AŞOT terminaline girerdi.

Otobüste tek şoför olur,şoför değişimi de Yeniçağa Nalçacı Otel'in önünde olurdu.Yani bu hat aslında bir Eskişehir firması olan Sağlam Turizm'de Yeniçağa'lıların elindeydi.

Biraz da bu yazıhanelerden bahsedeyim.Kapıdan girince sağda ve solda iki küçük bankodan bilet satışı vardı.Solda Sağlam ve sağda da Seç bankoları vardı.Bu bankolardan sonra bir kapıdan içerideki ufak bekleme salonuna geçilirdi.

Yanyana ve karşılıklı konmuş vinileks oturma sıralarının bulunduğu bu küçük salonda ısınma buraya konmuş üzeri şemsiyeye benzer büyük LPG ocaklarıyla yapıldığından kışın bu salon leş gibi tüp kokardı.Çoğunlukla da bu sobalar yakılmazdı zaten.Ön tarafa bakan camlar buğulanır ve hatta buz tutardı.

Perona açılan tahta kapı her açılıp kapandığında acı acı gıcırdar ve bu salonda uyuklayanların uykularını kaçırırdı.

Uyku kaçıran diğer unsur ise arada sırada sıtlarındaki camlı küçük sandıklar içerisinde esanslar taşıyan "kokucu"lardı.Kimin bu kokuya meraklanabileceğini çok iyi kestiren bu uyanık esnaflar ellerindeki şırıngaya çektikleri kokuları ceket yakalarının altına sıkarlardı.Ortaya insanların migren ağrılarını tetikleyen ağır ve hatta pis kokular yayılırdı.

Bazı yazıhanelerde bu daracık mekan içinde emanetçiler bile olurdu.

Bu yazıhanelerde aslında yolculara yasak olan depo ,lavabo ,müdüriyet gibi faaliyetler yapılan bir de üst kat vardır.Resimde de belli oluyor zaten.

Ben bilet rezervasyonumu Sağlam Turizm'in Laleli yazıhanesinden yapardım.(Fatih, bu telefon numarasını senin için yazıyorum: 27 28 58) Smile

Neden Topkapı değil de Laleli diyebilirsiniz.21:30 Ankara arabasındaki 3 numaralı koltuk Laleli kontenjanıydı da ondan.O302 de en tercih ettiğim koltuk burasıdır.

Sağlam Turizm Ankara otobüsünü kalkışa yarım saat kala perona çekerdi.Oysa ki ben en az üç dört saat öncesinden Anadolu Garajı'nda keşfe başlamış olurdum.

Resmimizin tarihi 1984 olduğuna göre o tarihlerde Sağlam Turizm'in sadece levhası kalmıştır,seferleri yoktur.

Topkapı bu gün eskiye dair izlerini kaybettiyse bile ; tarihiyle, turistik yerleriyle,kedi etinden bile yapılma lahmacunlarıyla,garajlarıyla, tamirhaneleriyle,kendine özgü raconuyla kısacası her şeyiyle yaşayan bir efsanedir.

Bu resim için emeği geçenlere çok teşekkürler.

**Fatih Kocaoglu** · 27/12/2011, 01:55 PM

1984 Topkapı Anadolu Otogarı.

Otogarın bugüne kadar hep iç kısımda yer alan fotoğraflarını paylaşmıştık.Geçtiğimiz günlerde bir Turist'in ülkemizi ziyareti esnasında 1984 yılında çekmiş olduğu,Topkapının ön cephesinden bir güzel kare.Ön kısımdaki bu cephe Edirnekapı,Şehremini yönünden gelen yoğun halk hareketini kucaklayan kimi zaman,iğne atsanız yere düşmeyen,kimi zaman ise işportadan gerekli ilgi yi göremeyen zabıtaların,işportacıları kovaladığı diğer bir mekandı. Big Grin

Şirketleri ise şimdilerde sadece bizim ve bizim gibi meraklıların dilinde olan;Azimkar,Oflular,Ulus,Doğan Körfez,Seren Big Grin

.

**M.Ali Sade** · 28/12/2011, 12:25 PM

Tarihi bir resim.Yaklaşık 30 yıl öncesi.

Topkapı ile ilgili ne yazsak azdır.

Burası faal olduğu yıllarda bütün İstanbul'un en tehlikeli üç kağıtçılarının barınma yeridir.Anadolu'dan " İstanbul'un taşı toprağı altın" felsefesiyle bavulunu kapıp gelen nice insan,kadın erkek,kız ,oğlan daha İstanbul'u göremeden burada uyanıkların eline düşüp maddi ve de manevi hüsrana uğramıştır.

Birinci yazıhanenin üzerinde "Fatsalılar" yazısını görüyorum.Başında "öz" ya da "lüks" gibi bir ek var mı göremiyorum ama bu bana şöyle bir anıyı hatırlattı.

Bizim Fatsa'lı bir enişte var,1979-80 yıllarında Çorlu'da inşaat işleri yapıyor.Eskiden inşaat denince Karadeniz'liden başkası yapmazdı zaten.Babası ziyaretine gelmek istemiş,mektup yazıp yol sormuş.Enişte de yine mektupla cevap vermiş."Fatsalılar'a bin.Topkapı diye bir yerde ineceksin.Burada iki garaj var.Senin indiğin Anadolu Garajı.Bizim Çorlu'nun otobüsleri Trakya Garajı'ndan kalkıyor.Orada kime sorarsan gösterirler.Oradan Çorlu otobüsüne bin gel."demiş.

Şimdi hemen soracaksınız "neden mektup yazmış?" diye.O yıllarda evlerde telefon çok büyük bir lükstü.Sadece saygın ticarethanelerde ,bazı devlet dairelerinde telefon vardı.Telefona "yazılmak" lazım.O da üç dört yılda çıkıyordu.Ev telefonları parayla hem de iyi paralara devredilirdi.Tek ve asıl haberleşme aracı mektuptu.Postacılar şimdiki gibi sadece fatura,mahkeme ilamı,icra bildirimi gibi hayırsız şeyler dağıtmaz hayırlı mektuplar da dağıtırlardı.

Yaşlı adam Fatsa'dan oğlum sever diye biraz turşu,pekmez,tuzlu hamsi falan da tedarik edip binmiş otobüse.Uzun bir yolculukla Topkapı'ya gelmiş.

Buradan mektup yazıp oğluna soracak hali yok ya;bagajdan nevaleleri de alıp ilk gördüğü "uyanık"a "oğlum,Trakya Garajı'na nasıl gideceğim" deme gafletinde bulunmuş.

Uyanık hemen işe uyanmış."Amca orası çok uzak ,oraya bir tek taksi ile ulaşabilirsin, otobüsü dolmuşu da yok" deyip ihtiyarın getirdiklerini kapıp ön taraftan bir Anadol taksiye bindirmiş,zaten tezgahın halkası olan taksiciye "amcayı Trakya Garajı'na bırakıver" demiş.

Taksici ondan da beter,önce Çapa'ya,oradan Vatan Caddesi'ne ,oradan da Edirnekapı yolundan Trakya Garajı'nın hemen önüne getirip bizim ihtiyardan Fatsa'dan geldiği yol parasından da fazla bir parayı hem de kavga dövüş kopartıp indirmiş.

Bizim ihtiyar işin yine de farkında değil.Halbuki bilse de resimdeki yazıhanenin ön tarafına çıkıp baksa Trakya Garajı'nı görecek.

"Biraz uzakmış ama yine de çok para aldı" diye aklından geçirmiş.Çorlu otobüsüne bagajları verirken pekmez bidonunun da artık onunla beraber olmadığını görmüş.

Bu küçük bir örnek.Gelenler muhtelif usullerle çarpıldığı gibi buradan gidecekler de aynen değnekçilerin,çığırtkanların eline düşer, olmayan otobüslere biletler satılır,Adana diye Çorum'a yolcu gönderilir,olmadık bir şey satan seyyar satıcıyı saf saf izleyen zavallıların cüzdanları çalınır,çıkan kavgayı aralayanlar değerli eşyalarından olur,yenen yemeklerden sonra acilen tuvaletler aranır,çay bile karnınızı ağrıtır,paltonuz,bavulunuz,saatiniz çalınır.Yazmakla bitmez.

Topkapı ile ilgili ne yazsak azdır diye başta demiştim.Aslında belki de kaldırıldığı hayırlı oldu.Ne dersiniz?

**YılmazB** · 29/12/2011, 02:55 AM

1966 yılından bu karede, M.Ali Sade'nin sözünü ettiği Topkapı'daki Trakya Otogarının yazıhane binaları henüz inşa halinde. M. Ali ile ben henüz 10 yaşında bile yokuz.
Aslan Pençesi filminden bir kare. Bu filmi izleyin bence, otobüs işletmecilerinin henüz işletme olmadığı dönemdeki çekişmeleri anlatıyor.

Kurnaz satıcılar, üç kağıtçılar derken sevgili M.Ali bana limonatacıları hatırlattı.90 lı yıllara kadar sanırım faaliyetlerini icra ediyorlardı.
Sıcak yaz günü, zor bela garaja gelmişsiniz, biletinizi almış koltuğa kurulmuşsunuz, otobüs cayır cayır yanıyor, klima ne gezer. otobüs kalkınca camlar açılacak havalandırma kapıları açılacak rahatlayacaksın ama o zamana kadar sıcaktan patlamazsan. Derken kavruk ama peri gibi birisi yanında belirir ve elindeki kahveci askısından, istermisin diye bile sormadan "buz gibi limonata" diyerek elinize tutuşturur. Zaten söylem bile sizi serinletmiştir, dikersiniz bardağı ağzınıza(Tabii yabancı iseniz) ama o ne soğuk şekerli-boyalı sudan başka bir şey değil ve az sonra peri, şeytan olarak döner. emsali 50 krş olan bardağa 1 lira ister, istersen verme, akrabayı taalukat yakındadır, bir ıslık hepsi tependedir. seç beğen al: 1 lira ödemek mi, temiz bir sopa yemek mi. İşte o dönemlerde limonata böyle satılırdı.

**Fatih Kocaoglu** · 01/11/2012, 01:20 AM

(27/12/2011 01:55 PM)Fatih Kocaoglu Yazılan: 1984 Topkapı Anadolu Otogarı.

1990 Topkapı Değişim Var Galina Ne Dersiniz Cool

**M.Ali Sade** · 01/11/2012, 10:45 PM

Topkapı için roman yazılsa olur.Şu iki resim için bile bu garajı görenler neler neler söyleyebilir,neler anlatabilir.

Bu garajın bence en büyük özelliği otobüslerin yazıhanenin hemen arkasından hareket etmesidir.Bu da hem yolcu ve hem de firma için çok büyük kolaylıktır.

O yıllarda hiç bir garajda böyle bir kolaylık düşünülmemiştir.Karşısındaki Trakya garajı bile bu şekilde değildir.

Halen bile yoktur.Olamaz da.