21/09/2011, 12:03 PM
Yine çok hoş bir resim.Teşekkürler Volkan.
Magirus'umuz Türkiye'de üretilen ilk modellerden.Bu yumurta kasanın geçenlerde broşürlerini yüklemiştim.Kasa tipi broşürlerdekiyle aynı.
Ancak orada da bahsetmiştim,bizde Ünver Sanayi tarafından üretilen bu otobüsler şase boyu olarak biraz daha kısadır.
Ön taraftaki macunlama işlemi 1960 ve 70 lerde bütün otobüslerde çok rastlanan bir durum.
O yıllarda kısmen asfalt yollar varsa da pek çok yol şosedir.
Asfalt yollar da şimdiki asfaltlar gibi değildir.Stablize malzemenin üzerine serilen zift üzerine kırma taş dökülüp üzerinden silindir geçirilmesiyle yapılır.Silindirin geçmesinden sonra alttaki zift üste çıkarak donar ve taşları tutar.Çok sıcak havalarda bu asfaltlar vıcık vıcık olur,taşlarını atar ve kolayca kasislerle dolu hale gelir.
Şose ise toprağın greyder ya da dozerle düzlenip üzerine mıcır denilen küçük taşlar dökülüp kumlanarak silindirle ezilmesi esasına dayanan uyduruk bir yol tipidir.
Dolayısıyla özellikle Magirus'ların yollara çıkmasıyla otobüslerin karayollarında sürat sınırlarını zorlaması bu uyduruk yollarda taş sağanaklarına da neden olmuştur.
Bütün otobüslerin ön kısımları,camları taş yara bereleriyle doludur.Pek çok otobüste bu durum iyice rahatsız edici bir duruma gelince ön taraf taşların oluşturduğu küçük çukurları kapatmak için önce bu şekilde macunlanır.
Macun iyice kendini çekene kadar da bu şekilde dolaşılır.Bu arada o zaman zarfında gelen yeni taşların yerleri de yapılır.Uzun iş yani.
Bu otobüste macunlama işlemi sadece köşede olduğuna göre buradan alınmış bir darbe de olabilir.Ama öndeki macunların asıl sebebi bu taşlardır.
Taşlar sadece otobüslere değil, kamyon ve otomobillere de çok zarar verirdi.Havalı camları patlayan,farları kırılan,mikalı camları çatlayan çok araç olurdu.
Bu taşlar yüzünden O302 farlarına bile tel kafes koruyucular takılırdı.
Arabamıza geri dönelim.
Öndeki "Antalya" levhası sacdan yapılarak cam fitillerine tutturulmuş.O yıllarda pleksiden yapılma levhalar henüz yok.Ama sac levhaları cama vantuzla tutturma usulü vardır.
Otobüsün üzerine büyük harflerle yazılmış olan M.A.C.E.S.yazısı da ilginç.Ben böyle bir firma hatırlamıyorum.Antalya'lı arkadaşlarımız daha iyi bilebilirler ama ben bu harflerin bu otobüsün ortaklarının isimlerinin baş harfleri olarak değerlendiriyorum.
Şoför tarafındaki kapı üzerindeki uzun anten bu otobüste bir radyo olduğunu bize haber veriyor.Şimdi genç arkadaşlarım "kardeşim radyosu da olmayan otobüs olur mu?" diyebilirler.Evvelce radyo çok önemli bir aksesuardı.Ve çok kıymetliydi.Radyosu olmayan otobüsler de vardı.Kamyondan bozmaların üzerine "Radyolu" diye otobüste radyo olduğuna dair yazı yazdıranlar bile olurdu.
Aşağıya bu yıllarda otobüslerde kullanılan Blaupunkt markalı bir radyoyu da ekliyorum.
Not:"U" harfi UKW yani FM bandını gösterir.Ama o yıllarda bizde FM yayını olmadığından ses vermezdi."M" ise Orta Dalga AM yayınıdır.İstanbul,İzmir,Trabzon,Antalya radyoları bu banttaydı."L" ise Uzun Dalga AM yayınıdır.Ankara Radyosu da buradan çıkardı.Aslında resimde görünmüyor ,bu radyonun alt tarafında bir de hoparlörü olurdu.
Volkan tekrar teşekkürler.
Magirus'umuz Türkiye'de üretilen ilk modellerden.Bu yumurta kasanın geçenlerde broşürlerini yüklemiştim.Kasa tipi broşürlerdekiyle aynı.
Ancak orada da bahsetmiştim,bizde Ünver Sanayi tarafından üretilen bu otobüsler şase boyu olarak biraz daha kısadır.
Ön taraftaki macunlama işlemi 1960 ve 70 lerde bütün otobüslerde çok rastlanan bir durum.
O yıllarda kısmen asfalt yollar varsa da pek çok yol şosedir.
Asfalt yollar da şimdiki asfaltlar gibi değildir.Stablize malzemenin üzerine serilen zift üzerine kırma taş dökülüp üzerinden silindir geçirilmesiyle yapılır.Silindirin geçmesinden sonra alttaki zift üste çıkarak donar ve taşları tutar.Çok sıcak havalarda bu asfaltlar vıcık vıcık olur,taşlarını atar ve kolayca kasislerle dolu hale gelir.
Şose ise toprağın greyder ya da dozerle düzlenip üzerine mıcır denilen küçük taşlar dökülüp kumlanarak silindirle ezilmesi esasına dayanan uyduruk bir yol tipidir.
Dolayısıyla özellikle Magirus'ların yollara çıkmasıyla otobüslerin karayollarında sürat sınırlarını zorlaması bu uyduruk yollarda taş sağanaklarına da neden olmuştur.
Bütün otobüslerin ön kısımları,camları taş yara bereleriyle doludur.Pek çok otobüste bu durum iyice rahatsız edici bir duruma gelince ön taraf taşların oluşturduğu küçük çukurları kapatmak için önce bu şekilde macunlanır.
Macun iyice kendini çekene kadar da bu şekilde dolaşılır.Bu arada o zaman zarfında gelen yeni taşların yerleri de yapılır.Uzun iş yani.
Bu otobüste macunlama işlemi sadece köşede olduğuna göre buradan alınmış bir darbe de olabilir.Ama öndeki macunların asıl sebebi bu taşlardır.
Taşlar sadece otobüslere değil, kamyon ve otomobillere de çok zarar verirdi.Havalı camları patlayan,farları kırılan,mikalı camları çatlayan çok araç olurdu.
Bu taşlar yüzünden O302 farlarına bile tel kafes koruyucular takılırdı.
Arabamıza geri dönelim.
Öndeki "Antalya" levhası sacdan yapılarak cam fitillerine tutturulmuş.O yıllarda pleksiden yapılma levhalar henüz yok.Ama sac levhaları cama vantuzla tutturma usulü vardır.
Otobüsün üzerine büyük harflerle yazılmış olan M.A.C.E.S.yazısı da ilginç.Ben böyle bir firma hatırlamıyorum.Antalya'lı arkadaşlarımız daha iyi bilebilirler ama ben bu harflerin bu otobüsün ortaklarının isimlerinin baş harfleri olarak değerlendiriyorum.
Şoför tarafındaki kapı üzerindeki uzun anten bu otobüste bir radyo olduğunu bize haber veriyor.Şimdi genç arkadaşlarım "kardeşim radyosu da olmayan otobüs olur mu?" diyebilirler.Evvelce radyo çok önemli bir aksesuardı.Ve çok kıymetliydi.Radyosu olmayan otobüsler de vardı.Kamyondan bozmaların üzerine "Radyolu" diye otobüste radyo olduğuna dair yazı yazdıranlar bile olurdu.
Aşağıya bu yıllarda otobüslerde kullanılan Blaupunkt markalı bir radyoyu da ekliyorum.
Not:"U" harfi UKW yani FM bandını gösterir.Ama o yıllarda bizde FM yayını olmadığından ses vermezdi."M" ise Orta Dalga AM yayınıdır.İstanbul,İzmir,Trabzon,Antalya radyoları bu banttaydı."L" ise Uzun Dalga AM yayınıdır.Ankara Radyosu da buradan çıkardı.Aslında resimde görünmüyor ,bu radyonun alt tarafında bir de hoparlörü olurdu.
Volkan tekrar teşekkürler.