14/11/2011, 12:41 PM
Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan iş gücü değişim anlaşması kapsamında ilk kez 1961 yılında Sirkeci'den Münih'e işçilerimizi götüren ''Almanya treni'' anlatılır ve hep bu kalmıştır aklımızda "Almanya treni",adına Şair Ali Akbaş tarafından yazılan,''sirkeciden tren gider Varım yoğum törem gider,Tuna bizden utanır, biz Tuna'dan...'' mısralarından oluşan acı ama bir o kadarda yoklukları anlatan İbrahim Sadri tarafından seslendirilen, şiir dahi yazılmışdı.
Hepimiz o treni biliyoruz belki,lakin o yollarda cefakarca,gidip gelmiş otobüsleri belki meraklıları dışında hiç kimse bilmiyordu.İşin ilginç yanı,bu şiiri seslendiren İbrahim Sadri'nin,yapımcı şirketi olan Akbaş Müzik adlı şirketin sahibi Trabzonlu Yılmaz AKBAŞ'da eski bri otobüs şöförüydü bildiğim kadarı ile ve her şey bu fotoğrafla bir kez daha zihnimde canlandı.
[attachment=4788]
İşte o umutlarını tahta bavullarına,kimisi geleceğini garanti altına almak kimisi,sevdiği kadın için başlık parası kimisi,daha iyi bir öğretim kimisi devletini temsil,kimisi geleceğin büyük adamı olmak için,avrupa denilen güruh içerisnde kaybolup gitmişti.Daha dün gibi gözümde her şey yıl 1987 Babam Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsilen,avrupa da 10 yıllığına görevlendirilmiş ve tüm her şeyi arkadaşları ile ile devlet tarafından hazırlanmış ve topkapı otogarında ayrılık vakti gelmişti topkapı otogarında.O hengamenin içerisinde caminin hemen arka sırasında,minibüs gibi,yan yana dizilmiş''Bosfor Ulusoy Kameron Touring Alpar Vardar Yazıcıoğlu'' gibi şirketlerin arabalarının bagajları,romörkları artık yolcuların getirdikleri,belki yıllarca belki izine gelecekleri güne kadar hasret giderecek ne kadar eşya varsa, hiç birini almaz ve tartışmalardan gümrük mevzuaatlarını anlatana kadar arabaların kalkışları maalesef hep rötarlı olurdu.Konuyu toparlamak gerekirse O trenler ve uçaklar maalesef bu hengamede devletin asli görevi olan ''ulaşım'' hizmetini yerine getiremez olsada,cebinden yatırım yaparak bu ülkenin işletmecisi,Anadolunun en ücra köşesinden Avrupanın en büyük şehirlerine kadar bu ''ulaşım'' hizmetini yerine getirmiştir.
İşte Bunlardan bir tanesi Yıl;1973 Brüksel Meydanı Firma Yüksel Turizm.
Hepimiz o treni biliyoruz belki,lakin o yollarda cefakarca,gidip gelmiş otobüsleri belki meraklıları dışında hiç kimse bilmiyordu.İşin ilginç yanı,bu şiiri seslendiren İbrahim Sadri'nin,yapımcı şirketi olan Akbaş Müzik adlı şirketin sahibi Trabzonlu Yılmaz AKBAŞ'da eski bri otobüs şöförüydü bildiğim kadarı ile ve her şey bu fotoğrafla bir kez daha zihnimde canlandı.
[attachment=4788]
İşte o umutlarını tahta bavullarına,kimisi geleceğini garanti altına almak kimisi,sevdiği kadın için başlık parası kimisi,daha iyi bir öğretim kimisi devletini temsil,kimisi geleceğin büyük adamı olmak için,avrupa denilen güruh içerisnde kaybolup gitmişti.Daha dün gibi gözümde her şey yıl 1987 Babam Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsilen,avrupa da 10 yıllığına görevlendirilmiş ve tüm her şeyi arkadaşları ile ile devlet tarafından hazırlanmış ve topkapı otogarında ayrılık vakti gelmişti topkapı otogarında.O hengamenin içerisinde caminin hemen arka sırasında,minibüs gibi,yan yana dizilmiş''Bosfor Ulusoy Kameron Touring Alpar Vardar Yazıcıoğlu'' gibi şirketlerin arabalarının bagajları,romörkları artık yolcuların getirdikleri,belki yıllarca belki izine gelecekleri güne kadar hasret giderecek ne kadar eşya varsa, hiç birini almaz ve tartışmalardan gümrük mevzuaatlarını anlatana kadar arabaların kalkışları maalesef hep rötarlı olurdu.Konuyu toparlamak gerekirse O trenler ve uçaklar maalesef bu hengamede devletin asli görevi olan ''ulaşım'' hizmetini yerine getiremez olsada,cebinden yatırım yaparak bu ülkenin işletmecisi,Anadolunun en ücra köşesinden Avrupanın en büyük şehirlerine kadar bu ''ulaşım'' hizmetini yerine getirmiştir.
İşte Bunlardan bir tanesi Yıl;1973 Brüksel Meydanı Firma Yüksel Turizm.